| Alışması biraz zaman alsa da, kısa bir süre sonra çalışmanın, sinirinden kurtulmak için harika bir yol olduğunu fark etmiş. | Open Subtitles | وفيما تطلّب الأمر وقتاً لتعتاده وجدت سريعاً أن عمل الحقل طريقة رائعة للتعبير عن غضبها في الواقع جعل ذلك شعورها رائعاً |
| O biraz zaman alabilir , ama kağıtların için bir araştırma emredeceğim. İyi. | Open Subtitles | قد يستغرق الأمر وقتاً ولكنني سآمر بالبحث عن أوراقك |
| Çalışıyorum. biraz zaman alıyor. | Open Subtitles | لازلت في طور التأسيس, ويتطلب هذا الأمر وقتاً |
| Papa ruhsatı istiyor. Bu zaman alacak. | Open Subtitles | تريد طلب موافقة رجل الدين وسيتطلب الأمر وقتاً |
| Bu adamın son iki öğününde ne yediğini bile söyleyebilirim ama Bu zaman alacaktır. | Open Subtitles | سأكون قادرة على إخباركم بما تناوله ذلك الرجل في آخر وجبتين له ، لكن سيستغرق الأمر وقتاً |
| Parayı hazırlaman uzun sürmedi sanırım istediğim fiyat makuldü? | Open Subtitles | لم يتطلّب منكِ الأمر وقتاً طويلاً لجمع المبلغ ، لذا أعتقد أن السعر مُناسب |
| Erkek olman uzun zaman alır. | Open Subtitles | يتطلب الأمر وقتاً طويلاً لكي تصبح رجلاً. |
| Uyduya bağlanmam biraz zaman alacak. | Open Subtitles | سيستغرق الأمر وقتاً بالنسبة لتغطية القمر الصناعي |
| biraz zaman alacak. | Open Subtitles | أمام لائحة أسماء المعترضين سيستغرق الأمر وقتاً |
| Sadece... Hayatta olduğuna alışmam için biraz zaman gerekecek. | Open Subtitles | سيأخذ الأمر وقتاً حتى أعتاد على حقيقة أنك لازلت على قيد الحياة |
| Ayaklarının iyileşmesi biraz zaman alacak. Keşke yaralarınla daha önce ilgilenebilseydim. | Open Subtitles | سيأخذ الأمر وقتاً لكي تتحسن قدميك كنت أتمنى لو أنني عالجتهم أبكر |
| Pekala, cesedi teşhis etmeleri biraz zaman alabilir. | Open Subtitles | يستغرق الأمر وقتاً حتّى يتعرّفوا على الجثّة |
| Şehir dışına girip, çıkıyor, bu yüzden bitirmem biraz zaman alıyor. | Open Subtitles | يأتي للمدينة ويغادرها باستمرار لذا يستغرقني الأمر وقتاً لإنجازها |
| Kimyasal bileşenleri hemen aktarıyoruz ama sonuçların çıkması biraz zaman alacak. | Open Subtitles | نقوم بتحليل المركبات الكيميائية الآن، ولكن سيستغرق الأمر وقتاً للحصول على النتائج. |
| Sanırım. Sistem geçmişini hacklemek biraz zaman alacak. | Open Subtitles | أعتقد ذلك، ربّما يستغرق الأمر وقتاً لإختراق ذاكرة النظام بشكلٍ كامل |
| Oraya gitmesi biraz zaman alırmış. | Open Subtitles | قالت أنّه سيستغرق الأمر وقتاً لكي تصل إلى هناك |
| Bu zaman alacaktır. Büyücüye oldukça sabırlı bir kadın olduğumu söyle. | Open Subtitles | قد يستغرق الأمر وقتاً - قل للمشعوذ أنّي امرأة صبورة جدّاً - |
| Bu zaman alacaktı. | Open Subtitles | سيتطلب الأمر وقتاً. |
| Kurşunların havada uçuşmaya başlaması fazla sürmedi. | Open Subtitles | لم يستغرق الأمر وقتاً طويلاً قبل أن تطير الرصاصات في كل مكان |
| Onlara isimsiz bir ihbar bıraktıktan sonra FBI'ın fark etmesi uzun sürmedi. | Open Subtitles | لم يأخذ الأمر وقتاً كبيراً من مكنب التحقيقات الفيدرالي لتتبع الأمر بعدما أرسلت لهم إخبارية مجهولة عن طريق البريد الإلكتروني |
| Girip kemikleri toplayıp kaçmak daha az zaman alır. | Open Subtitles | كان ليستغرق الأمر وقتاً أقل بكثير للدخول إلى الغرفة و حمع العظام و الهروب |