| Çünkü o sırada sen arkadaki koltukta doğu Avrupalı internet uzmanıyla beraberdin. | Open Subtitles | لأنك كنت في المقصورة الخلفية مع صاحبة الرداء الأوربي الشرقي المميز. |
| Avrupalı hayatta mı? - Hayatta. | Open Subtitles | هل مازال الأوربي على قيد الحياه ؟ |
| Nerede o? Lanet pislik! Avrupalı ne cehennemde? | Open Subtitles | تباً لك ، أين هو الأوربي اللعين ؟ |
| Avrupa Birliği'nin en büyük hastane malzemeleri şirketi Medicorps'ta baş bilim adamı. | Open Subtitles | هو كبير علماء في ميراكوربس. تجهيز المستشفى الأكبر الشركة في الإتحاد الأوربي. |
| AB'nin doğulu kuzenlerine neler yaptıklarını duyurmak için bir görüntülü telefon görüşmesi. | Open Subtitles | طلب صورة للإتحاد الأوربي ليظهرون كم يبذلون لأبناء عمومتهم في أوربا الشرقية. |
| Bizden çok Avrupalı babası gibi. | Open Subtitles | أنه يشبه والده الأوربي عما يشبهنا |
| Avrupalı bir üretici firma. | Open Subtitles | مهتم في التصنيع الأوربي. |
| Avrupalı bir üretici firma. | Open Subtitles | مهتم في التصنيع الأوربي. |
| - Sadece Avrupalı katilleri. | Open Subtitles | - فقط goons الأوربي. |
| Yani esasında Asyalı biri ile Avrupa'lı biri arasındaki farkı malzemeler listesine bakarak söyleyebilirsiniz. | TED | فما تستطيعون معرفته هو أن يكون بمقدرتكم معرفته الفرق بين الشخص الآسيوي و الشخص الأوربي بالنظر فقط إلى قائمة مقاديرهم. |
| Çünkü, 2006 yılının yaz döneminde, Avrupa Birliği Komisyonu bir yönetmelik düzenledi. | TED | لأنه في صيف سنة 2006، قدّمت مفوضية الإتحاد الأوربي توجيهات. |
| Finansmanı yöneten AB görevlisi boyanmış olan binaya aceleyle geldi. | TED | الفرنسي المسؤول عن التمويل المبعوث من الاتحاد الأوربي هرع لمنع عملية الطلاء |
| Buradaki insanların yüzde 62'si AB'den ayrılmak için oy vermişti. | TED | 62% من السكان صوتوا لصالح خروج بريطانيا من الاتحاد الأوربي. |