| Avrupalılar Avustralya'ya vardıkları andan itibaren tek bir takıntıya sahipti. | Open Subtitles | منذ الوقت الذي وصل الأوروبيون أستراليا ، كان لديهم هوسا |
| Neredeyse tüm sporu durma noktasına getiren Doğu Avrupalılar onlara atılan her şeyi geri atma konusunda çok uzmanlaştı. | TED | وأصبح الأوروبيون الشرقيون بارعين في رد كل ما يُرسل إليهم لدرجة أنهم أوشكوا على وقف هذه الرياضة. |
| Avrupalılar ilk kez Amerika'ya vardıklarında garip bitkiden çekindiler. | TED | عندما وصل الأوروبيون لأول مرة إلى أمريكا، تجنبوا النبات الغريب. |
| Avrupalı gözlemcilerin, kayıtsız kalamayıp | Open Subtitles | والمراقبون الأوروبيون لم يكونوا ليتغاضوا عن |
| Avrupalı vampirler Asya'ya nadiren gelirler. | Open Subtitles | مصاصو الدماء الأوروبيون نادرا يأتون إلى آسيا. |
| Neredeyse Avrupalıların size yapacaklarına üzüleceğim. | Open Subtitles | أكاد أندم عل ما سنفعله بك نحن الأوروبيون |
| Avrupalılar Afrika'ya brendi ve cin getirdiler; köleleştirilmiş insanlar, topraklar, hurma yağı ve kauçuk gibi ürünlerle takas ettiler. | TED | جَلب الأوروبيون البراندي والجين لأفريقيا وبادلوه بالعبيد والأراضي، والبضائع مثل زيت النخيل والمطاط. |
| Burası Avrupalılar'ın yeni dünyada ilk yerleştikleri yerlerden biri. | Open Subtitles | إنها من أول المواقع التى إستقر فيها الأوروبيون فى العالم الجديد |
| Avrupalılar günde 4 saatlerini televizyon karşısında geçiriyorlar. | Open Subtitles | يتسمّر الأوروبيون أربع ساعاتٍ يومياً أمام ذلك الصندوق الأخرق. |
| Siz Avrupalılar, kendinizi alim görüyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم الأوروبيون تحبون أن تعتقدوا أنكم متنورون |
| Bu Avrupalılar, bizim tutucu Amerikalılardan çok daha fazla açık görüşlü. Bok pornosu Almanya'da çok yaygın. | Open Subtitles | الأوروبيون منفتحون أكثر من الأمريكيين هذا كبير في ألمانيا |
| Amerikalılar yardım etmeyecekse, Avrupalılar yardıma gelmek zorunda! | Open Subtitles | طالما الأمريكيون لن يقدموا يد العون، فسيأتي الأوروبيون لعوننا. |
| Avrupalılar onları kuşatan ve kusursuz barut silahlarının fikrini hemen kavradılar. | Open Subtitles | تبنّى الأوروبيون الفكرة، يغتنمون ويتقنون أسلحة البارود. |
| Ayrıca burada çalışan Avrupalı doktorumuz yok. | Open Subtitles | ونحن ما عِنْدَنا الأطباء الأوروبيون يَعْملونَ هنا. |
| Çakallar, Avrupalı göçmenler buraya yerleşmeye başladığından beri üreyebilen Kuzey Amerika'ya özgü tek hayvan türü. | Open Subtitles | هذا النوع من الذئاب هو الوحيد الذي ..استمر في التناسل بشكل طبيعي منذ أن أستقر الأوروبيون هنا |
| Şehir hudutlarında senin yaşlarında bir Avrupalı pislik ölü bulundu. | Open Subtitles | احد الرجال الأوروبيون في عمرك تقريبا قُتل علي الحدود |
| Avrupalı bir çevre bilimci, demirin toprağın verimliliğe zarar verdiği fikrini ortaya attıktan sonra, tarımda bakır aletler kullanılması baya yaygınlaştı. | Open Subtitles | قد أصبح رائجاً للمزارعين استعمال أدوات نحاسية بعدما حث علماء البيئة الأوروبيون على فكرة على التسميد المعدني للتربة |
| Avrupalı çocuklar daha rahat ve baharatlı. | Open Subtitles | الأطفال الأوروبيون كانوا خارج المدى و أكثر فسادًا |
| Mesela, nasıl oluyorda Siz Avrupalı elemanlar pornolarda sessiz olamıyorsunuz? | Open Subtitles | مثل مثل، انتم أيها الأوروبيون الشرقيين لا تستطيعون أن تكونوا أكثر هدوءا في الأفلام الإباحية |
| Ama burada binlerce yıldır yaşayan insanlar vardı ve onlar Avrupalıların bilmediği bir su kaynağı biliyordu. | Open Subtitles | لكن ، بالطبع ، كان هناك شعب قد عاش هنا لآلاف السنين و هم يعلمون مصدرا للماء لم يعلمه الأوروبيون |
| Ateşkes yapıldıktan sonra Avrupalıların mekanlarına dönüp, şarap içtikleri gibi. | Open Subtitles | بعد الهدنة عاد الأوروبيون إلى المقاهي ليحتسوا النبيذ |