| Seni orda gördüm. daha önce bu kadar seksi görünmüyordun bana. | Open Subtitles | كَنت اراقبُك هناك قبل ذلك لمَ أرَاكِ من قبل بهذه الإثارة |
| Genelde erkekleri kişiliğimle kazandıktan sonra beni seksi görmelerini sağlamaya çalışırdım. | Open Subtitles | الإثارة هي ما أحاول أن أبديها لهم بعد أن أكسبهم بشخصيي |
| Benim hatam değil. Şu anda çok heyecanlı bir haldeyim. | Open Subtitles | إنها ليست غلطتي فأنا أشعر بحالة من الإثارة العالية الآن |
| Biz evsiz aylaklarız, aksiyon filmi yıldızı değil. | Open Subtitles | نحن أشخاص متشردون وليس أبطال أفلام الحركة و الإثارة |
| Acil durum. hareket mi istiyordun? Al işte. | Open Subtitles | طارئة ، أنت أردت بعض الإثارة إليك هذه الإثارة |
| At gitti. Ondan güzelce kurtulduğumda Heyecandan ölümcül bir kalp krizi geçirdi. | Open Subtitles | لقد أصيب بـ نوبة قلبية من الإثارة ولقد تخلصت منه بشكل صحيح |
| Bu çok kötü oldu. Ben de biraz heyecan arıyordum. | Open Subtitles | هذا سئ للغاية كنت أتمني الحصول على مزيد من الإثارة |
| Değişiklik için can atıyor, gürültü ve heyecanın açlığını çekiyordum. | Open Subtitles | كنت أشتهي التنوع و أجوع للضوضاء و الإثارة |
| seksi demişken arkandaki yakışıklı şu anda seni kesiyor. | Open Subtitles | وبالكلام عن الإثارة السّيد هوتي خلفك تماماً يحتال عليك الآن |
| İki şekilde de lisedeki kızlar o kadar seksi değildi. | Open Subtitles | على أيّ حال، لم تكن أيّ فتاة في الثانوية بتلك الإثارة |
| Striptizcinin bu kadar seksi olacağını düşünmüyordum. | Open Subtitles | حسناً , أنا حتى لا أعتقد بأن الراقصة المتعرية كانت بتلك الإثارة |
| Ve arkada şu yüksek sesli, heyecanlı müzik çalar. Şu çılgınca parça. | TED | وهناك تلك الأصوات المرتفعة ، وموسيقى الإثارة الخلفية ، كل تلك الموسيقى الصاخبة. |
| Çok heyecanlı değil... ama uykumu açacak. | Open Subtitles | إنها خطة غبية لكن بعض الإثارة قد تبقيني مستيقظاً |
| Biz evsiz aylaklarız, aksiyon filmi yıldızı değil. | Open Subtitles | نحن أشخاص متشردون وليس أبطال أفلام الحركة و الإثارة |
| Hep yazıtlar olmasın. Biraz aksiyon iyi olur. | Open Subtitles | ليس فقط النقوش في كل وقت بعض الإثارة ستكون جيدة |
| Ama bu da yılda üç kere oluyor, yani bir parça hareket için düz duvara tırmanıyorum. | Open Subtitles | ولكن ذلك يعني أيضاً أنني ثلاثة مرات في السنة أقوم بتسلق الجدران للبحث عن بعض الإثارة |
| Heyecandan bayılma sakın. | Open Subtitles | حاولي أن لا تغيبي عن الوعي من فرط الإثارة |
| Dayanılmaz bir macera kahramanıymışım gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أنا كبطل من أبطال الإثارة هكذا أشعر بعدها |
| Mutluluk heyecanı mı yoksa tahrik heyecanı mı? | Open Subtitles | شعرتِ بالإثارة الممتعة أَمْ الإثارة الساخنة؟ |
| Görebileceğin en ateşli fahişedir ve beni bir kedi gibi uysallaştırır. | Open Subtitles | إنها العاهرة الأكثر الإثارة التي ترينها في حياتك وتجعلني أعشق الهررة |
| seks iyidir, seks. Miller "Sexus", "Plexus" | Open Subtitles | الإثارة جيدة لأنها تؤدي الى الأشياء الآخرى |
| Bir saniye önceki kıskançlık eziyeti şiddetli bir cinsel heyecana dönüştü. | Open Subtitles | والغيرة تلتهم من قبل لحظة قد تصبح عنيفة الإثارة الجنسية |
| Ama bilgisayarın göstereceği kişiler mükemmel olacak. Romantik fetihlerin heyecanını elemek açısından. | Open Subtitles | لكن توقعات الحاسوب ستكون مثالية جداً وستزيل الإثارة الرومانسية في المواعيد |
| Nasılsa Kanada'da haber yapılacak bir sürü ilginç hikâye vardır. | Open Subtitles | على أي حال، هناك الكثير مِنْ قصص الإثارة لتَغْطيها هناك في كندا. |
| İyi. Bütün eğlenceyi kaçıracaksın o zaman. | Open Subtitles | حسناً,أراهن أنك تفوت كل الإثارة |