| Başvurum burada ve tüm yedek subay hazırlık eğitim teşkilatı sertifikalarım. | Open Subtitles | هُنا يوجد طلبى وكل شهاداتى فى فيلق تدريب ضُباط الإحتياط الجدد |
| Kennedy, Temmuz ayında Kongreden savunma için fazladan ödenek talebinde bulundu ve yedek askerleri kışlalara çağırdı. | Open Subtitles | في يوليو طلب كينيدي من الكونغرس إقرار أموال إضافية للدفاع وقام باستدعاء قوات الإحتياط |
| yedek Ordu'yu alarm konumuna getirebilirim. Ancak Valkyrie'yi sadece Fromm devreye sokabilir. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن أضع فرق الإحتياط في حالة تيَّقُظ لكن فروم وحده يستطيع أن يبدأ عملية فالكري |
| Sanırım bir randevum var ama her ihtimale karşı siz burada kalın. | Open Subtitles | أظنني سأحظى بموعد لكن .. إبقيا بالجوار من باب الإحتياط |
| Bebek iyi. Her ihtimale karşı hastaneye götürdüler. | Open Subtitles | الطفل بخير، أخذوه إلى المستشفى من باب الإحتياط |
| Benchwarmerlar'ın resmi malzemecisi olmaya ne dersin? | Open Subtitles | ما رايك في ان تكون الضارب الرسمي لفريق (لاعبوا الإحتياط) ؟ |
| Kesinlikle. Ayrıca sadece tedbir olarak uygulanan ek aşılar asla tahmin edemediğimiz yan etkileri tetikledi. | Open Subtitles | علي الإطلاق، والتطعيمات الإضافية نقوم بها فقط من أجل الإحتياط. |
| yedek kuvvetleri alarm durumuna geçirebilirim ama Valkür'ü sadece Fromm başlatabilir. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن أضع فرق الإحتياط في حالة تيَّقُظ لكن فروم وحده يستطيع أن يبدأ عملية فالكري |
| Ben hâlâ oyundayım. Yalnızca yedek kulübesinde, oyuna tekrar dönmeyi bekliyorum. | Open Subtitles | انا لم أخرج من اللعبة فأنا ما زلت على مقاعد الإحتياط منتظرا دخول اللعبة مجددا |
| 1999 yılında Oklahoma Üniversitesi'nin esas oyun kurucusu sakatlanınca yerine geçen yedek yüzünden, kazanılan sayıların oranı yüzde 45 azalmış. | Open Subtitles | في 1999 تعرض الظهير الربعي لولاية أوكلاهوما لإصابة %و إنتاج الهجوم الشرس سقط بـِ45 عندما كان لاعب الإحتياط يتولى الأمر |
| Ben de yedek araca kaldım. | Open Subtitles | ذهب للقيام بمهمات خاصة به، كان عليّ الحصول على هذه على سبيل الإحتياط. |
| Evet, küçük ligine başladığında koçun dudaklarını okurken yedek kulübesinde baya zaman geçirdi. | Open Subtitles | أجل قضى الكثير في دكة الإحتياط عندما بدأ حرفياً يقرأ شفاه المدرب |
| Bir saniye tatlım. Sanırım yedek lastik bagajda ses yapıyor. | Open Subtitles | لحظةً يا عزيزتي، يبدو أنّ دولاب الإحتياط قد أفلت في الصّندوق |
| Bir grup düştün. Görünüşe göre biri artık yedek kulübünde oturmayacak. | Open Subtitles | نزلت إلى فئة الوزن الأقل ، يبدو أن أحدهم لن يجلس على مقعد الإحتياط |
| Aslında her ihtimale karşın uçağa fazladan filanji koyduk. | Open Subtitles | تم إصلاح الفلانجي.. وسوف نضع بعض الفلانجيات على متن الطائرة من باب الإحتياط |
| Pekala, her ihtimale karşı, bugün ben sürüyorum. | Open Subtitles | حسناً لكن من قبيل الإحتياط , سأقود أنا اليوم |
| Her ihtimale karşı çocuklardan birini Palm Desert'a göndereyim mi? | Open Subtitles | أيجدر بأحدنا الذهاب إلى "بالم ديزرت" من باب الإحتياط ؟ |
| Üçüncü maç. Benchwarmerlar Candia City Park'ta Standard Fence'e karşı. | Open Subtitles | اللعبه الثالثه، بين (لاعبوا الإحتياط) وفريق عادي في متنزه مدينة "كندا" |
| Altıncı vuruşlar ve Benchwarmerlar tek farkla gerideler Clark Reedy'nin vuruş sırası. | Open Subtitles | هذه الجوله السادسه و (لاعبوا الإحتياط) يتاخرون بفارق نقطه واحده و (كلارك) هو التالي للتصدي |
| Pişman olmaktansa tedbir almak iyidir. | Open Subtitles | الإحتياط واجب! هذا ما أفعل دائماً |
| ROTC'un hafif silahlarıyla uyumlu. | Open Subtitles | و ذلك متطابق مع أسلحة متدربي قوات الإحتياط الصغيرة |
| önlem olarak ve umarım kleptomani de aileden gelen bir şey değildir. | Open Subtitles | من باب الإحتياط,واتمنى ألا يكون هوس السرقة وراثيا |
| - İhtiyat birliği. | Open Subtitles | - قوة الإحتياط |
| Ne olur ne olmaz tüm telefonlarını biliyor olmalılar. | Open Subtitles | حسناً، يجب أن يسجلوا جميع الأرقام من باب الإحتياط |
| Yedekleri silahlandırın. O savaş istiyor. | Open Subtitles | قم بتسليح الإحتياط إنه يريد الحرب و يعتقد أنه سينتصر |