| Bu, bize ilginç ve bilimsel işler ortaya çıkaran insanlardan kalan bir miras. | Open Subtitles | هذا الإرث وصلنا عبر تاريخ من اشتغال أناس بأشياء مثيرة للاهتمام، تاريخ العلماء |
| Sev ya da sevme, bana bıraktığı tek miras o. | Open Subtitles | يعجبني أم لا هذا هو الإرث الوحيد الذي تركه لي |
| Bilirsiniz, miras konusunda bana ister katılın ister katılmayın, bizler şu an dijital izlerin arkasında yaşıyoruz. | TED | كما تعلمون إذا كنتم تتفقون مع الإرث أم لا فنحن في الحقيقة نترك إرثا رقميا ورائنا طوال الوقت |
| Hükümdar, bu kutsal mirası korusun ve kutsasın böylece, bu cesur savaşçıların kuvveti daha doğmamış Ultramarinlerde hayat bulsun. | Open Subtitles | عسى ان يبارك الإمبراطور هذا الإرث المقدس لكي تعيش قوة هؤلاء المحاربون الشجعان في المحاربون الذين لم يولدو بعد |
| O yüzden, bu mirası korumalı ve örnek olmalıyız. | TED | لذا فإن علينا حماية هذا الإرث وأن نكون مثالاً يُحتذى |
| Bu bir aile yadigarı. 5 milyon dolar değerinde. | Open Subtitles | هذا هو الإرث إنها بقيمة 5 مليون دولار |
| Mirastan mahrum etmek ayrı, bir kenara koymak ayrı. | Open Subtitles | حرمانه من الإرث هو الشيء الوحيِد. أخذه وذهابه بعيدًا هو شيء آخَر. |
| Bu benim için inşa edilmiş bir miras ve bu benim paraya çevirdiğim bir miras. | TED | وهذا هو الإرث الذي تم بناؤه لي، وهو إرث أصرف على حسابه. |
| Bunun ne kadarının miras olarak kalacağını düşünüyorsun, ve mirasın ne olacak? | TED | لأي قدر تفكر فى مسالة الإرث, و ما هو الإرث الذي تحب أن تتركه؟ |
| RB:Miras ile ilgili çok düşündüğümü söyleyemem. | TED | ر ب: أنا لا أفكر ..لا أفكر كثيرا في مسألة الإرث. |
| Bunlar, karmaşık evrim sürecinden bize miras kalan şeyler. | TED | هو فقط الإرث الذي جنيناه عبر مسيرة معقدة من التطور. |
| İşte bu, bizim gelecek nesillere bırakacağımız miras. | TED | هذا هو الإرث الذي نتركه لأجيالنا القادمة |
| Benim neslimin sadece mirası değil aynı zamanda onunla birlikte gelen sorunu da miras olarak nasıl aldığı: Okyanuslarımıza attıklarımızla ilgili bir sorun. | TED | كيف يرثُ جيلنا ليس فقط هذا الإرث ولكن أيضاً المشكلة التي ترافقه: مشكلة ما نرميه في المحيطات. |
| Fransız tablo koleksiyonumuzu Amerikan ailelerinin miras tablolarıyla neden dolduralım? | Open Subtitles | لماذا نكمل مجموعة لوحاتنا الفرنسية من الإرث العائلي من العلية الأميريكية؟ |
| miras kalırsa belki emekli olursun. | Open Subtitles | ربّما ستفكر بالتقاعد عندما تحصل على ذلك الإرث. |
| Ve bu bir açıdan bu haritanın bize mirası. | TED | وعليه فإن كل هذا هو الإرث اللا محدود لهذه الخارطة. |
| Muhammed'in mirası, onun ektiği tohumlar idi. | Open Subtitles | هذا هو الإرث الذى تركه للمسلمين أرث محمد يتضح فى الصورة التى زرعها |
| O sadece elbise mücevheri, aile yadigarı. | Open Subtitles | إنها مجرد بدلة مجوهرات، الإرث العائلي. |
| Ama herkesin o Mirastan pay istediğini söylemek yanlış olmaz. | Open Subtitles | ـ- لم يكن هناك شك حيال هذا - لكن أظن أنه من الممكن أن نقول بارتياح تام أن الجميع يريد جزءاً من هذا الإرث |
| Yüce Tanrım, lütfen, lütfen Kültür Günü güzel geçsin. | Open Subtitles | أيها القدر، أرجوك، أرجوك دع يوم الإرث يمر بسلام |
| Model olmamın asıl yolu kalıtsal bir loto kazanmam ve ben bir mirasın alıcısıyım ve belki bu mirasın ne olduğunu merak ediyorsunuzdur. | TED | الطريق الحقيقي الذي أصبحت فيه عارضة فزت في يانصيب الوراثة، وأنا المستفيد من الميراث، وربما كنت أتساءل ما هو الإرث. |
| İnsanlık mirasını korumak için mükemmel bir yol olsa da bir seçim olmak zorunda değildir. | TED | على الرغم من أنها طريقة رائعة للحفاظ على الإرث البشري، إلا أنه ليس من الضروي أن تكون خياراً. |