| Her neyse, ceplerini bir güzel boşalttım, ama pes etmedi. | Open Subtitles | بأية حال , لقد ربحت جميع نقوده لكنه رفض الإستسلام |
| pes etmemek sizin elinizde millet. | Open Subtitles | أنتم من سيتحلى بالجرأة الكافية لرفض الإستسلام |
| Öyle hemen pes edemezsin. Ben pes eden tiplerdenim, ama henüz pes etmek niyetinde değilim. | Open Subtitles | لا يمكنك الإستسلام بسهولة أنا إستسلامية بطبعي لكنني لم أستسلم بعد |
| Sebepsiz geç kalmak vazgeçmek demektir. | Open Subtitles | أن يكون متأخرا بدون عقلانية مساوي إلى الإستسلام. |
| Belki de Teslim olmak ister ya da bizimle savaşmaya karar verebilir. | Open Subtitles | عندما يرون ما نفعله ربما يفضلون الإستسلام أو على الأقل يخرجون لنا |
| pes etmemekle ilgili söylediğin her şey yalanmış. Kendin bile inanmamışsın. | Open Subtitles | كل ما قلته لي حول عدم الإستسلام كانت أكاذيب إنك لا تقتنع بهذا الكلام. |
| pes edemeyiz. | Open Subtitles | هي أيضا قريبا، السّيدة سكولي. نحن لا نستطيع الإستسلام. |
| Ve eski bir kuzgunlar ponpon kız kaptanı olarak sana bu kızları pes ettirecek kadar sıkmamanı öneririm. | Open Subtitles | والآن , من قائده مشجعات سابقة لفريق رايفم لقائده أخرى , أعتقد بأنك أخذت هؤلاء الفتيات بعيداً جداً عن الإستسلام. |
| Ama pes edemezsin. Burada saklanamazsın evlat. | Open Subtitles | ولكنك لا تستطيع الإستسلام لا يمكنك الإختباء هنا يا بنى |
| pes edemezsin. pes edemezsin. | Open Subtitles | .أنت لا تستطيع الإستسلام .أنت لا تستطيع الإستسلام |
| Bu şehirdeki suçlular birçok kötülükten sorumlu olabilirler ama bunlar arasında pes etmek yok. | Open Subtitles | كلا، مجرموا هذه المدينة قد يكونون مذنبين بأشياء عدّة، لكنّ الإستسلام ليس منها. |
| Nasıl hissettiğini biliyorum evlat ama hemen pes edemezsin. | Open Subtitles | أنا أعلم كيف تشعر , يا بني لكن لا يمكنك الإستسلام |
| Tudu, mızraklı olan, asla pes etmeyecek. | Open Subtitles | تودو ، ذلك الرجل بالسهم لا يعرف الإستسلام |
| Ninja olarak daha çok deneyimsiz ama benim asla pes etmeme ninja felsefemi benimsemiş tek kişi. | Open Subtitles | مايزال أمامه طرق طويلة كنينجا لكنه الرجل الوحيد الذي ورث طريقتي في النينجا وهي عدم الإستسلام أبداً |
| Hem pes ederek hiçbir şey elde edemezsin. | Open Subtitles | المعارك لا تُربح عن طريق الإستسلام قبل كل شيئ |
| O harika evi bulduğumuzda vazgeçmek üzereydik. | Open Subtitles | كنا على وشك الإستسلام ، عندها وجدنا منزل كان مثالي |
| Sizi buraya getirdim, çünkü sizin vazgeçmek istemeyen muhalif düşüncesini söylemekten çekinmeyen insanlarla tanışmanızı istiyorum. | Open Subtitles | لقد احضرتكم هنا لأننى أريده رؤية الأشخاص الذين يرفضون الإستسلام الأشخاص الذين عِنْدَهُمْ الشجاعةُ .لتَصويت معارضتِهم |
| Barış sözünü kullanıyorlar ama tek istedikleri Teslim olmak. | Open Subtitles | يذكرون كلمة السلام ولكن كل ما يريدوه هو الإستسلام |
| Seni bu şekilde bırakmak istemem ama artık böyle şeylere bulaşmak istemiyorum. | Open Subtitles | اكره ان اخيب املك , يا صديقي لا اريد الإستسلام للإغراءات |
| teslimiyet bir mum almak için tek yoldu. | TED | كان الإستسلام هو الأسلوب الوحيد للحصول على شمعة أخرى. |
| Bir polise teslim olmayı düşündürecek kadar umutsuzluğa yeter. | Open Subtitles | كفى لليأس الذي يجعل شرطيّا يفكّر في الإستسلام |
| Ve şimdi, tek suçu kaçınılmaza boyun eğmek olan bu adamdan intikamını alma şansını elde etti. | Open Subtitles | والآن لديها فرصة لإنتزاع إنتقامها على الرجل الذى كانت جريمته الوحيدة هي الإستسلام للأمر الواقع |
| Öyle parlayıp gittiğim için çok üzgünüm ama bu kadar kolay vazgeçemeyiz. | Open Subtitles | آنا آسفة لخروجي بقوة سابقاً، لكن لا يمكننا فقط الإستسلام بتلك السهولة. |
| Hayır, başarısızlık vazgeçmektir. | Open Subtitles | كلاّ، الفشل هو الإستسلام. |