| Ama bir bilim insanı fazladan materyalin nereden geldiğini sormalı. | TED | ولكن يجب أن نسأل العلماء من أين تأتي المواد الإضافية. |
| Ben onlara fazladan sekiz saat, onlar da bana para veriyorlar. Takas. | Open Subtitles | أعطيهم ساعاتى الثمانية الإضافية وهم فى المقابل يعطوننى المال ، المال المُسترد |
| Onu bir plastik torbaya koy yanına da ekstra transistor koymalısın. | Open Subtitles | ضعها فى احدى أكياس البلاستيك فى المكان الذى تضع الترنزستورات الإضافية |
| Eğer bir ara uğramak ya da bir şeyler istersen ekstra odayı kullanmıyorum. | Open Subtitles | لذا إذا أردت أن.. تأتي , لا يهم فأنا لا استخدم الغرفة الإضافية |
| Eminim, rezil polislerin de onlar için onaylattığım fazla mesainin keyfine varıyorlardır. | Open Subtitles | وأنا أيضاً متأكد من أن ضبّاط الدوريات يستمتعون برواتب الساعات الإضافية التي |
| Bana kalsaydı yine de ek kredi için işe koyulurdum. | Open Subtitles | لو كنت مكانك، لسجلت اسمي بأية حال لنيل الوحدات الإضافية. |
| Bu bölümde bizden başka kimse "fazladan altı ay" saçmalığını yapmadı. | Open Subtitles | هذه الشعبة بأسرها لم تؤدِ فترة الـ6 أشهر الإضافية التي أديناها |
| Evet, ama ben gömülmek için seve seve fazladan para verirdim. | Open Subtitles | نعم، حَسناً، أنا سَأَتفرّعُ خارج الدولارات الإضافية لذِهاب ستّة أقدامَ تحت. |
| Yolda dizmek için fazladan gömlek düğmeleriyle dolu kutuyu da alabilir miyim? | Open Subtitles | انتظر، أيمكنني جلب هذا الصندوق من أزرار القمصان الإضافية لأنظمهم على الطريق؟ |
| Dünya'nın her gün fazladan kazandığı enerji bu. | TED | ذلك مقدار الطاقة الإضافية التي تكتسبها الأرض كل يوم. |
| Sizin göreviniz bu fazladan yedi buçuk dakikayı nasıl geçirmek istediğinize karar vermek. | TED | مهمتكم أن تعرفوا كيف تريدون قضاء السبع دقائق ونصف الإضافية الخاصة بكم |
| Kurnaz olanlarsa gömme dolapların içlerindeki ekstra çarşafların altlarına koyarlar. | Open Subtitles | و الماكر منهم هو من يضع حاجياته تحت البطانية الإضافية |
| Sadece önümüzdeki ay emekli olmadan biraz ekstra mesai yapıyordum. | Open Subtitles | وأحاول فقط تأدية بعض الساعات الإضافية قبل تقاعدي الشهر القادم. |
| Gece vardiyasında aldığı ve almaktan gayet memnun olduğu ekstra parayı saymıyorum. | Open Subtitles | بالإضافة إلى الحصة الإضافية التي يحصل عليها للفترة المسائية فهي تجعله سعيداً |
| Uzayda bir ekstra büyüklük sırası 10,000 kere daha fazla hesaplamadır. | TED | وتتطلب القيمة الأسية الواحدة الإضافية في الفضاء مضاعفة الحسابات ب 10.000 مرة. |
| Aslında, tüm ekstra kancalar üstün anılarla sinezteziyi bahşeder. | TED | وكل الخطافات الإضافية تمنح من يمرون بهذه الحالة ذاكرة قوية. |
| Ve 10 yıl fazladan zamanla, belki de biraz daha fazla oyun oynamaya zamanınız olabilir. | TED | وبالعشر سنوات الإضافية ربما سيكون لديكم وقتاً كافياً للعب المزيد من الألعاب. |
| Bazı ek şartlar gerekiyor ki, devam eden araştırmalarımızdan bazıları, daha güçlü ve aynı zamanda insanların kolayca hatırlayıp yazacakları şifreler için ne gibi şartlar eklememiz gerektiğine bakıyor. | TED | يجب أن يكون هناك بعض الشروط الإضافية وبعضًا من أبحاثنا المستمرة تدرس ما هي الشروط الإضافية التي يجب إضافتها لإنشاء كلمات مرور أقوى والتي سيَسهُل على الناس تذكرها وكتابتها |
| Gel Tara. Kondomların ve Yedek çarşafların nerede olduğunu göstereyim. | Open Subtitles | تعالي, تارا, سأريك أين هي الأوقية الذكرية و الشراشف الإضافية |
| Bu harika olacak. ekstra boş alanı bir düşün. | Open Subtitles | هيا، سيكون هذا رائعاً، فكري بالمساحة الإضافية التي سنحصل عليها |
| Ama gece dersleri ve okul dışı dersleri çoğaltırsan böyle olur. | Open Subtitles | ولكن ضغط الدروس الليلة والمناهج الإضافية تؤثر على المرء |
| Zekice yapılan sol topuk, ilave yükseklik ve otorite sağlıyor. | Open Subtitles | الكعب اليسار يعزز بشكل ذكي، الذي يعطي الإرتفاع والسلطة الإضافية. |
| Hepsinden önemlisi, extra pilavlı Ichiraku Ramen yiyemiyorum. | Open Subtitles | وأهم من كل شيء ,لم أعد استطيع ان آكل الوجبة الإضافية من الرز التي تأتي مع اتشيراكوا رامن |
| Tamam, şimdi bonus raundu oynayacaksınız. Burada, her renk iki kat puandır. | Open Subtitles | الآن ننتقل إلى الجولة الإضافية, حيث قيمة كل لون تساوي الضعف. |