"الإطراء" - Translation from Arabic to Turkish

    • iltifat
        
    • övgü
        
    • Yağcılık
        
    • İltifatı
        
    • okşandı
        
    • iltifatlar
        
    • İltifatın
        
    • iltifatını
        
    • yağcılığın
        
    - Sağ ol ama asıl sana iltifat etmek lazım. Open Subtitles شكراً لكِ ، لكن أنتِ من ينبغي عليه قبول الإطراء
    Bu genellikle bir iltifat. TED يعطي هذا الشيء في العادة نوع من الإطراء.
    Anneler ne zaman iyi bir şey yapsa iltifat alır... çünkü kadınların sürekli iltifat duymaya ihtiyacı vardır. Open Subtitles هذا صحيح كل ما فعلت شيء صحيح تحصل على إطراء لأن النساء يحتاجون سماع الإطراء طوال الوقت
    Ancak kendinizi gerçekten tanıyorsanız bu övgü seline kendinizi kaptırmazsınız. TED ولكن إن كنا نعرف أنفسنا حقًا، فلن نسقط ضحية لهذا الإطراء.
    Yağcılık çok işe yarar. Open Subtitles أوه، هكذا سينزل عليك الإطراء من كل مكان
    İltifatı ve iğnelemeyi aynı anda yapıyorsun gibime geliyor. Open Subtitles لنضع جانباَ الذكر القوقازي متأثر الإطراء الغزلي أنا محجوز
    Doğru. Kadınlar her an iltifat duymalı, yoksa kafayı yerler. Open Subtitles هذا صحيح يحب النساء سماع الإطراء طوال الوقت وإلا يفقدو عقولهن
    Şey, dönelim, 1989'a dönelim Komünizm cidden bir iltifat olacaktı. Open Subtitles حسنا، بالعودة الى الوراء، الى 1989 فإن الشيوعية كانت نوع من الإطراء
    Aldığım en iyi iltifat bu değildi, ama yine de kabul edeceğim. Open Subtitles إنه ليس الإطراء الأكبر الذي تلقيته لكن سأقبله
    Sheila anneme iltifat etti annem de iltifatlara bayılırdı. Open Subtitles شيلا، أعطت والدتي بعض الإطراءات و والدتي تعشق الإطراء
    Erkek iltifat ederse bu 2 şey demek. Open Subtitles إطراء .. عندما يستخدم الرجل الإطراء يعني واحد من شيئين
    Bana "yapılabilir" demenin iltifat olmadığını söylüyorum. Open Subtitles أقصد أنه ليس من الإطراء أن تنعتني ب : القابلة للمضاجعة
    iltifat olarak söyledim. Demek istediğim, sen zengin, zarif bir kadınsın. Open Subtitles حسناً,كنت أقصد كنوع من الإطراء أعني, هي إمرأة فاخرة غنية
    Karşındakine iltifat etmek hiçbir zaman kazandıracak bir strateji değildir. Open Subtitles حسنٌ، إنّ الإطراء على الخصم ليس خطة مناسبة للفوز.
    İltifat için değil, beni eve bıraktığın ve beni dinlediğin için. Open Subtitles ليس على الإطراء ولكن على التوصيل إلى البيت والاستماع إلي
    Birinin övgü ilahileri diğerinin bedduası olmuş. Open Subtitles أصبحت ترانيم الإطراء لرجل واحد بمثابة لعنة للآخرين
    - Yağcılık gibisi yok. Open Subtitles الإطراء سيجعلك تحصل على ما تريد
    İltifatı kes, Harvey. Open Subtitles وفر الإطراء هارفي أدخل في صلب الموضوع
    Aslında tuhaf bir şekilde gururum okşandı. Open Subtitles لكن في الواقع هذا نوع من الإطراء بشكل مخيف.
    Ama bana ettiğin o iltifatlar... Open Subtitles لكن ذلك الإطراء الذي أعطيتني
    Dahe henüz tanımadın onları. Fakat iltifatın için de teşekkür ederim. Open Subtitles ولكنك لم تعرفهم جيداً، شكراً على هذا الإطراء.
    Bana hakaret ettikten sonra iltifatını kabul edemeyeceğim. Open Subtitles لا أتلقى الإطراء بعد تلقي الإهانة
    Taklitçilik, yağcılığın bir diğer şeklidir. Open Subtitles أتعرف ماذا ؟ , التقليد هو الشكل الأكثر إخلاصاً من الإطراء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more