| Sana göz kulak olmaya çalışıyor tıpkı annenle çevredekilerin bana yaptığı gibi. | Open Subtitles | إنها تحاول الإعتناء بك مثل أمك و جميع من أرادوا الإعتناء بي |
| sana göz kulak olurum, bayadır sen bunu kendine yapmıyor gibisin | Open Subtitles | لأعتنى بك قليلا طالما أنك لا تبدين قادرة على الإعتناء بنفسكِ |
| Artık onla olmak istiyorum, ona bakmak istiyorum. | Open Subtitles | الآن أريد أن أكون معها. أريد الإعتناء بها. |
| Başımın çaresine bakabilirim ben! Benim gelmemi zaten hiç istemedin. | Open Subtitles | أستطيع الإعتناء بنفسى جيدا أنت لم تكن تريدنى بأى حال |
| Tamam bak, bazı kişisel işlerimle ilgilenmek için gitmek zorundayım. | Open Subtitles | حسناً، اسمع، لدي أشياء خاصة يجب الإعتناء بها |
| Bir baba yüz çocuğa bakabilir ama yüz çocuk bir babaya bakamaz. | Open Subtitles | الأب يمكنه أن يعتنى بـ 100 طفل، لكن 100 طفل . لا يستطيعوا الإعتناء بأب واحد . تلك حقيقة مطلقة |
| Ethan, ben yokken buraya sen göz kulak olacaksın. | Open Subtitles | إيثان انا اعتمد عليك في الإعتناء بالامور بعد ذهابي |
| Taksi ararken sana göz kulak olmalarını istemiştim. | Open Subtitles | طلبت منهم الإعتناء بك حتى أجد سيارة الأجرة |
| Artık yapamayacağım. Dövüşürken 3'ünüze de göz kulak olamam. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أقوم بهذا بعد الان أنا لا أستطيع الإعتناء بكم و أنا أقاتل |
| Evlat edinmek, çocuk yapmak, yoksul çocuklara bakmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد تبني الأولاد، أريد أنجاب الأولاد، أريد الإعتناء بالأولاد. |
| Karının çocuğuna bakmak gerçek bir evliliğin olduğunu gösterir. | Open Subtitles | الإعتناء بطفل زوجتك يجعل زواجكـم يبـدو حقيقيـًـا |
| Tanrım, bu aynı ölmeden önce... büyükanneme bakmak gibi. | Open Subtitles | يا إلهي , هذا مثل الإعتناء بجدتي تماماً قبل أن تموت |
| Sadece yardım etmeye çalıştığını biliyorum, ama kendi başımın çaresine bakabilirim. | Open Subtitles | اسمع ، أعرف أنك تحاول المساعدة فحسب لكني أستطيع الإعتناء بنفسي |
| Başımın çaresine bakabilirim, tamam mı? | Open Subtitles | إنني أبلغ الـ23 من عمري الآن, يمكنني الإعتناء بنفسي, حسناً؟ |
| Demek istediğim, yeğeni ile ilgilenmek ve güzel bir yaşam yaşamak çok yanlış değil. | Open Subtitles | الإعتناء بأبنة أخته وعيش حياة رغدة ليس أمراً مثيراً للريبة |
| Sizin emrinizde olduğum sürece, bununla kendim ilgilenmek istiyorum. | Open Subtitles | طالما أنا تحت الأوامر أريد الإعتناء بذلك لوحدي |
| Hadi ama, koca kadın, kendine bakabilir. | Open Subtitles | هيا، إنها فتاة كبيرة، يمكنها الإعتناء بنفسها. |
| Bu konuda beni hatırlamıyorsun. Ama kendime dikkat etmede baya iyiyim. | Open Subtitles | قد لا تتذكر هذا الشيء عنّي لكني بارعة في الإعتناء بنفسي |
| Siktiğimin köpeğine bakman... Siktiğimin Sinagoguna gitmen... | Open Subtitles | الإعتناء بكلبها اللعين، الذهاب إلى الحفلات الدينية اللعينة |
| Hepiniz de başınızın çaresine bakmaya çalışmalısınız, tamam mı? | Open Subtitles | وأنتم حاولوا الإعتناء بأنفسكم أيضا ، إتفقنا ؟ |
| En iyisi gidip kimse bacağımla ilgilenir mi diye bir bakayım. | Open Subtitles | سأذهب لأرى إن كان هناك شخص ما يساعدني في الإعتناء بقدمي |
| Biliyorsun, gelmek zorunda değilsin. Benim annem sonuçta, ilgilenebilirim. Saçmalama. | Open Subtitles | تعرفين, لستِ مضطرة للمجيء إنها أمي, و يمكنني الإعتناء بها |
| Artık aile reisinin ben olduğumu ve size bakmam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأني الرجل الآن وأن عليّ الإعتناء ببقيّتكم |
| Bu insanın icabına bakılmasını istiyorum. İsmi Jonas Hodges. | Open Subtitles | أريد من ذلك أن يحدث أريد أن يتم الإعتناء بهذا الشخص |
| Haftaya benim çocuklara bir bakar misin? | Open Subtitles | أعتقد أنك لا تمانع الإعتناء بأطفالي في الأسبوع القادم |
| Sen buraya sık gelmiyorsun ve ben tek başıma ona bakamam. | Open Subtitles | أنت لا تزورني في الغالب، و لا أستطيع الإعتناء به لوحدي |
| Başımın çaresine bakarım. Bir de yardımıma ihtiyacı olan birisi var. | Open Subtitles | أستطيع الإعتناء بنفسي بالإضافة إلى أنه يوجد شخص في هذه الأنحاء يحتاجني |