| zorunlu yer değişiminizi kolaylaştırmak için... yer çekimini geçici bir süre kaldırıyoruz. | Open Subtitles | الآن سوف نوقف جاذبيتكم مؤقتاً لكي نجعل من حياتكم الإلزامية تنتقل بسهولة. |
| Saklanan kişiler, çünkü Almanya'da zorunlu iş yapmak istemiyorlar. | Open Subtitles | أشخاص يختبئون حتى لا يلتحقوا بالخدمة الإلزامية في الجيش الألماني |
| zorunlu ihtiyat kararı almış olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يبدأ صناديق الإدخار الإلزامية لنا |
| zorunlu ihtiyat kararı almış olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يبدأ صناديق الإدخار الإلزامية لنا |
| Bu aşırıcı ve çok şiddetli suçların karşılığı olan ceza idamdır. Buna rağmen, ikici dereceden cinayete teşebbüs suçlaması haksızdır. | Open Subtitles | العقوبة الإلزامية على هذه الأعمال الإجرامية العنيفة المتطرفة الإعدام ورغم هذا ، تهمة الشروع في القتل |
| zorunlu ikinci döneminin bitimine 47 gün kaldı. | Open Subtitles | باقي 47 يوماً على انتهاء مدة خدمتك الإلزامية الثانية |
| O zaman bende bütün bölüm için zorunlu uyuşturucu testi istiyorum. | Open Subtitles | إذن أَوصي بفحوصات المخدرات الإلزامية للإدارة بأكملها. |
| zorunlu karantinalar halkta huzursuzluk yaratmaya başladı. | Open Subtitles | أثارت مراكز الحجر الصحي الإلزامية إضطرابات شعبية. |
| Silahlı korumalar, zorunlu sokağa çıkma yasağı ve dikenli tel. | Open Subtitles | حراس مسلحون حظر التجول الإلزامية والأسلاك الشائكة |
| zorunlu haklar sizin şarkıyı düzenlemenize izin verir. | Open Subtitles | الحقوق الإلزامية تسمح لك بإعادة غناء الأغنية |
| Tam da zorunlu spa rahatlığı günlerimizden birinde ...yakaladınız bizi. | Open Subtitles | لقد ضبطونا خلال واحد من الأيام الإلزامية للاسترخاء |
| Bizimde onayımızla zorunlu denetimli serbestlik ile salıverildi. | Open Subtitles | بتهمة القتل الغير عمد وتم الموافقة على الأمر من جانبنا ، مع إصدار عقوبة المراقبة الإلزامية |
| Tamam, öyle olsun, ama önce zorunlu bir yeniden değerlendirme talep etmek zorundasınız. | Open Subtitles | هذا صحيح، لكنك تحتاج أولاً أن أن تنظر في المراجعة الإلزامية. |
| Ama onlar zorunlu yeniden değerlendirmeyi yapana kadar itiraz edemezsin. | Open Subtitles | لكن.. لا يمكنك أن تتقدم اليوم قبل انتهاء إجراءات المراجعة الإلزامية. |
| zorunlu yeniden değerlendirme için bir zaman kısıtı yoktur. | Open Subtitles | هل فهمت؟ لا يوجد حد زمني للنظر في المراجعة الإلزامية. |
| 5 yaşındaki çocukların, Uzi satın almaları için 3 günlük zorunlu bir bekleme süreci gibi. | Open Subtitles | مثل فترة إنتظار الـ3 أيام الإلزامية... قبل أن يستطيع طفل ذو 5 سنوات شراء مدفع رشاش. |
| - Elbette, zorunlu Buzlaş molası. | Open Subtitles | أوه، نعم، السوائل المثلجة الإلزامية |
| Çünkü zorunlu yaş sınırı yüzünden... demin işten çıkarıldım. | Open Subtitles | لأنني حصلت للتو على ترك ... بسبب بعض حد السن الإلزامية. |
| Artı, zorunlu danışmanlık alacağım. | Open Subtitles | بالإضافة لتلقي المشورة الإلزامية |
| Minimum ceza yasası çok basit. | Open Subtitles | القوانين الإلزامية واضحة وبسيطة، |
| Craig de, Jason da federal yasaların öngördüğü minimum ceza üzerinden yargılanacaklar. | Open Subtitles | كلاً من (كريغ) و(جايسون) متهمان طبقا، لقوانين الأحكام الإلزامية الفيدرالية |