| İyi haber Frank Taft düşüşe geçmesine rağmen sermayenin yarısına ortak olmak istiyor. | Open Subtitles | الاخبار الجيده أن فرانك تاف كان معزور معى كان يقاوم نصف رأس المال |
| İyi haber; ödevini bırakmak için profesörünün odasına gittim ama içerde değildi. | Open Subtitles | الاخبار الجيده هى اننى مررت بمكتب استاذك لتسليم الورقه, ولكنه لم يكن بالداخل. |
| İyi haber ise başka alıcılar tarafından tespit edilemeyeceğiz. | Open Subtitles | الاخبار الجيده اننا لن نظهر على اجهزة استشعار احد |
| İyi haberler bu kadar. Vatandaş'tan bir mektup daha geldi. | Open Subtitles | لدينا الكثير من الاخبار الجيده وصلتنا رساله اخرى من مواطن |
| İyi haberler bu kadar. Vatandaş'tan bir mektup daha geldi. | Open Subtitles | لدينا الكثير من الاخبار الجيده وصلتنا رساله اخرى من مواطن |
| İyi haberse, her ikisini de şehri terk etmeleri konusunda ikna ettim. | Open Subtitles | الاخبار الجيده انني اقنعتهم ليغادرو المدينه بماذا انت مهتم |
| İyi haber şu: Junior'ın kimin elinde olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | الاخبار الجيده اني أكتشفت من اخذ جونيور. |
| İyi haber ise bunun en çok raslanan ve tamamen zararsız bir yumurtalık kisti olduğu. | Open Subtitles | الاخبار الجيده انه من الاورام الحميده الاكثر شيوعاً |
| İyi haber ise: işler bundan daha kötü olamaz. | Open Subtitles | الاخبار الجيده اني لا استطيع ان اصبح اسوأ |
| İyi haber ise, artık rezil olmuş olarak pedofil endüstrisinde tam zamanlı bir kariyerin peşine düşmek için boş olması. | Open Subtitles | الاخبار الجيده , انه الان يسطيع ان يكمل بقيه عمره فى فعل تلك الافعال المعيبه |
| İyi haber şu artık ateş karıncalarının ısırığını hissetmiyorum. | Open Subtitles | حسنا الاخبار الجيده لا اشعر بحرارة عضات النمل بعد الان |
| İyi haber şu ki, bizim durumumuzdaki erkekler için çok sevimli bir terim var. | Open Subtitles | انظر , الاخبار الجيده انه هناك مصطلح رائع لموقعنا الرجولي |
| İyi haber, binanın çökmesinden birkaç ezik ve sıyrıkla kurtulmayı başarmışsınız. | Open Subtitles | الاخبار الجيده انك تمكنت من الخروج من المبنى بدون اى مشاكل فقط بعض الجروح السطحيه |
| İyi haber şu, biz de bu sebeple mahkemeye gidiyoruz. | Open Subtitles | الاخبار الجيده هى , لهذا نحن نذهب للمحكمه |
| İyi haber şu ki, onu önceden keşfettik. | Open Subtitles | الاخبار الجيده ان نزيله مبكراً |
| Tamam, önce iyi haberler mi kötü haberler mi? | Open Subtitles | حسناً اترغب بسماع الاخبار الجيده ام السيئه ؟ |
| İyi haberler... Makbuzlardan birşeyler çıktı. | Open Subtitles | الاخبار الجيده الاقرار الضريبي وصلت نتائجه |
| Deano, bana iyi haberler ver. | Open Subtitles | دينو بلغنى ببعض الاخبار الجيده |
| İyi haberse, neredeyse çıkmak üzereyiz. Tamam mı? | Open Subtitles | الاخبار الجيده لقد قاربنا على الخروج من هنا حسنا |