| Ben de iddia makamınca yapılan görevi suiistimal vakalarına şahit oldum. | Open Subtitles | انا شهدت بنفسى سوء سلوء الادعاء ماذا تقصدين، سيادة القاضية ؟ |
| Yazar olduğumu iddia edebilirdim ama gerçek şu ki bir devlet kurumunda çalışıyorum. | Open Subtitles | يمكنني الادعاء بأنني كاتب لكن الحقيقة هي انا اعمل في مكتب الخدمات المدنية |
| Sayın yargıç, Savcılık Ralph Ferguson'u kürsüye çağırmak istiyor. | Open Subtitles | سيدى, الادعاء يود أن يستدعى رالف فيرجسون للمنصة |
| davacı tarafın suçlamaları, hem Savcı'ya hem de sanığa bildirilmiştir. | Open Subtitles | تهم الادعاء لقد تم دراستها كل من النائب العام والدفاع |
| Savcılığın suçlama için elinde yeterli kanıt olduğunu kabul edeceksin, ama dışarı çıkabileceksin. | Open Subtitles | تَعترفين لجهة الادعاء بأن لديهم أدله كافيه لــ الإدانة لَكنّ تخرجين من السجن |
| İddia makamı araştırmanızın baskısı altında ezildiğinizi ileri sürüyor. | Open Subtitles | الآن, الادعاء يزعم بانك إنهارتى تحت ضغط الابحاث |
| Peki, ilk kanıtlanmamış iddia insanların düşüncelerini ya da duygularını okumak için beyin taraması kullanabilmenizdir. | TED | الادعاء الغير مثبت الاول كان : انه يمكن استخدام مسح المخ لقراءة افكار و مشاعر الناس |
| Bence bu iddia, amaç ve görev tamamen yanlış algılanıyor. | TED | أظنّ أنّ الادعاء و الهدف و المهمة كلّها قد أُسيء فهمها. |
| İlk olarak iddia: Neden insanlar güvenin azaldığını düşünüyor? | TED | الادعاء أوّلا: لماذا يعتقد النّاس أنّ الثقة قد قلّت؟ |
| Savcılık makamı, sanığın bu parayı siyasi partileri yasadışı yollardan finanse etmek jüri kararlarının lehine çıkmasını temin etmek üzere yargıçlara rüşvet vermek ve vergi kaçırmak amacıyla kullandığını iddia ediyor. | Open Subtitles | الادعاء يقول أن المتهم قد استخدمها في التمويل غير الشرعي لأحزاب سياسية و لرشوة القضاة من أجل حماية بعض المتهمين |
| Savcılık sanığın | Open Subtitles | الادعاء سيثبت أن المدعى عليها كانت تتلقى المال |
| Savcılık tarafından izin verilen maksimum cezaya çarptırılmasını istendiğini biliyorsunuz... Kararınızı bildirin... | Open Subtitles | أنتم على علم بطلب الادعاء العام بايقاع العقوبة القصوى عليكم الوصول الى قرار المتهم مذنب أم لا |
| Şey, ben davacı vekilinin de fotoğraflardan haberinin olmadığını... düşündüm, bu yüzden önceden sunulmayan kanıt itirazı yapamazdım. | Open Subtitles | حسنا ً انا عتقدت ان المدعى لم يكن يعلم عنهم ايضاً ولذلك لم استطع الادعاء بمفاجأة غير عادلة |
| davacı adına tanıklık etmek istiyorum. | Open Subtitles | حسنا انا اريد ان اشهد بالنيابة عن الادعاء |
| Savcılığın, Jolene'i Chad'a tecavüz ederken gördüğünü söyleyen bir tanığı var. | Open Subtitles | الادعاء قد شاهد عيان أن يدعي أنه رأى جوليني اغتصاب تشاد. |
| İddia makamı seni şaşırtmaya çalışacak. | Open Subtitles | الادعاء سيذهب إلي محاولة الحصول على نزهة |
| Eğer herhangi birinizin rol yapmak için yardıma ihtiyacı varsa oyunculuk dersimden bazı şeyler öğrendim. | Open Subtitles | و إذا كنتم بحاجة للمساعدة في الادعاء بأن الحلوى لذيذة فأنا تعلمت بعض الأشياء في صف التمثيل |
| Savcının da ima ettiği gibi ilişkileri cinselliğe dayanıyor olsaydı müvekkillerim medeni birliktelik için başvuruda bulunurdu. | Open Subtitles | في حال، كما يفترض الادعاء ضمناً، أن العلاقة كانت طبيعتها جنسية، فموكلاي كانا اعتمدا ببساطة الارتباط المدني. |
| Yemini sırasında açık, yansız biri gibi göründü ama Davacının kanıtlarına verdiği fiziksel tepkiye bakılırsa Daniel'ın suçluluğundan yana oy kullanacak gibi görünüyor. | Open Subtitles | في أدائها للقسم، ظهرت متفتحة ونزيهة. لكن وفقاً لتفاعلها مع أدلة الادعاء مرجح أن تصوّت بالإدانة. |
| Bence ailenin saadet zincirinden haberin vardı ve savcılığa gidip dava açılmasını önereceğim. | Open Subtitles | اعتقد انك علمتي عن عملية الاحتيال وسأخبر المدعي العام في مكتب الادعاء العام |
| Gerçek şu ki suçlama yapıldı ve şimdi bunu halletmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | واقع , هذا الادعاء تم حدوثه و الان يتم التعامل معه |
| Bu iddiayı desteklemesi için ifadesine izin verilmesini talep ediyoruz. | Open Subtitles | ونطلب السماح بإحضار الشاهد ليدعم هذا الادعاء |
| İddia makamının ve savunmanın belgelerini inceledik ama sormam gereken bazı sorular var. | Open Subtitles | لقد قمت بفحص الاوراق المقدمة من هيئة الادعاء والمحامون وهناك بعص الاسئلة اود طرحها |
| Tam olarak, karar iptal edilmişti ve bölge Savcısı da ikinci bir takibatı reddetmişti. | Open Subtitles | أعتقد أن القرار النهائي تم إبطاله المدعي العام رفض أعادة الادعاء |
| Federal savcılar yüksek riskli yatırım fonu yöneticisi David Clarke'ın göreve ihanet suçu davasını sonlandırdılar. | Open Subtitles | اختتم الادعاء الفيدرالي قضية الخيانة بحق مدير الصندوق الوقائي الموصوم (ديفيد كلارك). |