| Komadasın ve sana uyanmak zorunda olduğunu söylemek için buradayım. | Open Subtitles | انتي في غيبوبة وانا هنا لاخبرك انه يحب عليك الاستيقاظ |
| Sabah, canın uyanmak istemiyor. Eve mahkumsun. | Open Subtitles | كنتَ تكره الاستيقاظ في الصباح، تشعر وكأنك سجين |
| Sonra uyandığımda oradaydı ve bu Uyanma duygusu buzla kaplı acı denizini yarıp hava almaya başlamak gibi bir şeydi. | TED | لذا كان هناك عندما استيقظت، وكان، الاستيقاظ كان مثل كسر من خلال الجليد في بحيرة مجمدة من الألم. |
| Günün her saatinde kimseye bir şey söylemeden Kalkma ya da gitme özgürlüğüm var. | Open Subtitles | أن تكون لي حرية... الاستيقاظ و المغادرة بدون إخبار أحد في أي وقت |
| Bu... bu bir rüyadan uyanıp neyin gerçek olduğundan emin olamamak gibi. | Open Subtitles | انه مثل الاستيقاظ من حلم, و أنت لست متأكد ما هى الحقيقة |
| Belki erken kalkıp sabah hazırlanmayı tercih ediyordu. | Open Subtitles | ربما كان يحب الاستيقاظ مبكراً و فضل حزم حقائبه صباحاً |
| Dört saat sonra kalkmam gerek, sen ise beni ayartıyorsun. | Open Subtitles | اسمعي ، يجب عليَّ الاستيقاظ بعد أربع ساعات وأنتِ ترهقينني |
| Benim yerimde olsan, uyanmak ister miydin? | Open Subtitles | هل كنتِ تودين الاستيقاظ لو أنكِ كنتِ مكاني؟ |
| Elbiseyle uyanmak mı, nerede olduğunu bilmemek mi, senin bencilce zırvalarını dinlemek mi? | Open Subtitles | الاستيقاظ في فستان لا أعلم أين كنت أو سماع صراخك بداخلي |
| Bahse girerim. Bu harika bir rüya gibidir ve ondan uyanmak istemezsin. | Open Subtitles | بلى، إنه أشبه بحُلم رائع لا تريد الاستيقاظ منه |
| Yanında uyanmak da eğlenceli değildir. | Open Subtitles | و أيضاً ليس الأمر رائعاً عند الاستيقاظ بعد شربها |
| Uyku, bizi iyileştiren ve bir sonraki Uyanma sürecine hazırlayan çok aktif bir mekanizmadır. | TED | النوم هو طريقة فعالة جدًا للراحة والتعافي وهي تهيئنا لفترة الاستيقاظ التالية. |
| Çoğu insanın da yaşadığı gibi Uyanma ve başlangıç hislerini yaşıyordum. | Open Subtitles | وربطها, كما يفعل معظم الناس, بفكرة الاستيقاظ والبدايات. |
| Uyuma ve Uyanma döngüsünü düzenlemeye yardımcı olur. | Open Subtitles | التي تساعد على تنظيم الاستيقاظ وأنماط النوم. |
| Kalkma zamanı, uykucu. | Open Subtitles | تأخرت في الاستيقاظ, أيّها الكسول. |
| Günün birinde uyanıp, hayatın anlamını bir anda kavrayamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الاستيقاظ يوماً و تعرفين معنى حياتكِ فجأة |
| Neyse,kalkıp okula gitmek için hazırlansan iyi edersin. | Open Subtitles | على كل حال، أظن أنه يجب عليك الاستيقاظ والذهاب للمدرسة |
| Tüm hayatım boyunca erken kalkmam, yediklerime dikkat etmem, yeterince uyumam gerekti. | Open Subtitles | طوال حياتي كان علي الاستيقاظ مبكراً أتابع حميتي، أحصل على نوم كافي |
| Sabah 4'te kalkmak zorunda kaldığım talihsiz günlerde ben tam bir zombi oluyorum. | TED | في الأيام السيئة الطالع عندما يتوجب علي الاستيقاظ 4 صباحا، أكون كالأموات الأحياء. |
| İstersen bana iyimser de, ama sabahları uyanmayı seviyorum. | Open Subtitles | فلتقل أنى متفائل ولكنى احب الاستيقاظ صباحاً |
| Eğer yaşam bir rüyaysa, uyanmaktan endişe duymandan daha iyidir. | Open Subtitles | لو كانت الحياه حلم فالافضل ان تخشي الاستيقاظ |
| Yine gecenin yarısında uyanıyorum. | Open Subtitles | وأظل الاستيقاظ في منتصف الليلة في عرق بارد |
| Onlara çok teşekkür ediyorum, çünkü sabahları 4:30'da hatta bazen 3:30'da uyanmaya gönüllü çevirmenler bulmak oldukça zor. | TED | وعلي حقا شكرهم، لأنه من الصعب إيجاد مترجمين يرغبون في الاستيقاظ عند 4:30 صباحًا. أو حتى أحيانًا عند 3:30 صباحًا. |
| Uyandığında normal görünme şansın bile daha yüksek. | Open Subtitles | أمامك فرصة أفضل في الاستيقاظ وأنت تبدو طبيعياً |
| Uyan sevgilim, Uyanma zamanı. | Open Subtitles | استيقضي يا غريبة الأطوار حان وقت الاستيقاظ |
| Bir Avrupa takımındayım ve bu yüzden saçma sapan saatlere kadar uyanık kalmam ya da o saatlerde uyanmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا على فريق أوروبي حتى في بعض الأحيان أنا أن البقاء حتى ساعات سخيفة جدا أو الاستيقاظ في ساعات سخيفة. |
| - İnsanların uyanması gerekiyor. - Bazıları uyumayı tercih eder. | Open Subtitles | الناس بحاجة الى الاستيقاظ البعض يفضل النوم |