| Çoğunuz beni teklif gücü olan aldatmacaların efendisi olarak tanıyabilir. | Open Subtitles | العديد منك يعرفون كأستاذ الخداع بقوة الاقتراح |
| Bu fikri teklif ettiğimde sadece bir fikir olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | عندما عرضت هذا الاقتراح أخبرتك بأنه مجرد اقتراح |
| teklifi kurula götürme vakti geldi. Kahretsin ya, söz vermiştin. | Open Subtitles | حان الوقت لتقديم هذا الاقتراح إلى المجلس اللعنة، لقد وعدتني |
| Dinle, ilk olarak ben teklifi anlatacağım, sonra sen gireceksin. | Open Subtitles | اسمع, سأبدأ انا بتقديم الاقتراح ثم ابدأ انت بالثناء عليه |
| Örneğin, Kaliforniya öneri 8 boyunca kilisem Kaliforniya'daki eşcinsel evliliklerle mücadele edebilmek için 22 milyon doların üstünde bağışa ulaştı. | TED | على سبيل المثال، خلال الاقتراح الثامن جمعت كنيستي مبلغ 22 مليون دولار لمحاربة زواج المثليين في ولاية كاليفورنيا. |
| Aksine, bir öneride bulunmak istiyorum. | Open Subtitles | بدلا من ذلك، أود أن أطلب منكم للنظر في الاقتراح. |
| Hayır, telkin edici bir dille daha iyi düzeyde olabilirdin diyorum. | Open Subtitles | لا، انها طريقتي في الاقتراح . كان لك ان تكون في وضع أفضل. |
| Hayır, bakmasan daha iyi, ama teklifin için sağol. | Open Subtitles | .لا .من الأفضل عدم فعل ذلك .ولكن شكراً على الاقتراح |
| Bu seferki teklif Cece Parikh'in hol edep davranışlarını da içeriyor. | Open Subtitles | يتضمن الاقتراح الآن قانون سيسي باريك مدخل الحشمة. |
| Nasıl oldu da bunu ona hiç teklif etmedin? | Open Subtitles | كيف لم يجل بخاطرك هذا الاقتراح ؟ |
| Peki bu teklif seks içeriyor mu? | Open Subtitles | ... إذن هذا الاقتراح هل يتضمن الجنس؟ ... |
| ben cok sevindim, bana is teklifi yapmanzdan dolayi. | Open Subtitles | هناك بعض الضجيج انا فى المنزل هل فكرتى فى الاقتراح الذى قدمته لكى؟ |
| Pekala, detayları verme. Yeni teklifi bana mail ile gönder. | Open Subtitles | بس انت ارسلي بالبريد الالكتروني الاقتراح الجديد |
| Bu teklifi kamuoyuna sunmayı planlayan sendin. | Open Subtitles | يحق لي أن أغيّر رأي أنت الذي طالب بإجراء استفتاء لهذا الاقتراح |
| Ben sadece kız arkadaşına bir öneri de bulunuyordum ve o bunu düşünüyor. | Open Subtitles | اقترحت على صديقتك نفس الاقتراح وهى تفكر فى الأمر |
| Üzerimizde tam kontrolü yok. Sadece öneri gücü. | Open Subtitles | ليس لديه سيطره كامله علينا فقط قوه الاقتراح |
| Tamam, burda kastedilen kişi kim bilemiyorum ama... bu daha çok kişisel bir öneri. | Open Subtitles | لا أعرف الاقتراح موجه إلى من لكن يبدو أنه اقتراحاً شخصياً |
| 13. Anayasa Değişikliği'nin onaylanması için öneride bulunuldu. | Open Subtitles | تم تقديم الاقتراح ليحضر القائمة لـ"تعديل المادة 13" ليتم التصويت عليه |
| Hayır, telkin edici bir dille daha iyi düzeyde olabilirdin diyorum. | Open Subtitles | لا، انها طريقتي في الاقتراح بأنه من الممكن تحسين قوامك |
| Eski dostum Miina Bonteri ile temasa geçtim, ve teklifin aslı ona ait. | Open Subtitles | اعلم ان هذا صادق لقد كنت على اتصال مع صديقة قديمة مينا بونتيري واصل هذا الاقتراح معها |
| Oylamalar temsili olduğu için Önerge kabul edilmiştir. | Open Subtitles | وبما أننا نعلم أن تلك التصويتات هي رسميّة للغاية، فإن الاقتراح يُنفّذ (جيمي)، كفّ يدك! |
| Ve bu gibi teklifin de masama her gün gelen her Teklife benzediğini biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف بمافيه الكفاية، لأدرك بأنّ هذا الاقتراح يبدو كغيره من الاقتراحات التي تمرّ على مكتبي |
| Birkaç üst düzey ekonomist bu Öneriyi oluşturan ortaklardandır. | TED | الكثير من صفوة الخبراء الاقتصاديين هم كتاب مشاركون في هذا الاقتراح. |
| Sadece bu neden için, bu önerinin bir ağırlığı olur. | Open Subtitles | لهذا السبب وحده سيكون لهذا الاقتراح مؤيدون كثر |