| Kaptan, evden çıkman gerek. Çatı çökmek üzere. | Open Subtitles | كابتن, يجب ان تخرج من المنزل السطح علي وشك الانهيار |
| Bu yüzden bir çoğumuz bir tür felaket tellallığından muzdaribiz, çok fazla çöküş pornosundan uyuşmuş durumdayız. | TED | الكثير منا يعاني نوعاً من التعب من نهاية العالم، نصبح شيئاً فشيئاً مخدرين من الانهيار القادم. |
| - kırılma gerilimi her dakika artıyor. | Open Subtitles | كلما كانوا هناك كلما كبرت فرصة الانهيار. |
| Yanlış bir şey yapmadığını bir çeşit çöküntü yaşadığını biliyor. | Open Subtitles | وهو يعلم أنك لا تستطيع أن ترتكب أي خطأ وبالتأكيد أنك تعاني بعضاً من الانهيار النفسي |
| çığ geldiğinde dışarı çıkmamız bir hafta sürdü. | Open Subtitles | عندما جاء الانهيار الجليدى أستغرقنا أسبوعا للخروج منه |
| Akciğerlerin iki duvarını çökmeden korur, birbirlerine yapışmasından ve içe göçmeden. | TED | لكي يمنع سطحي الرئتين من التصادم، الالتصاق، الانهيار. |
| Ve şimdi bütün bu içe çökme olayı kalktı. | Open Subtitles | لأنّ احتمال الانهيار الداخلي لم يعد واردًا |
| Onlar bunun nakit para olduğunu düşünmemi istediler, ama bence bu kazayı tetiklemek, göçük meydana getirmek için, kullanılan birşeydi. | Open Subtitles | أرادوني أن أعتقد بأنها تحتوي على أموال ولكنني أعتقد أنها كانت تحوي شيئاً استخدموه والذي أدى إلى وقوع الحادث الانهيار |
| İnsanlık yıkımın eşiğinde. Bu son umudumuz. | Open Subtitles | الانسانيّة على حافّة الانهيار وهذا هو الأمل الأخير |
| Einstein size borsadaki bir sonraki Çöküşün zamanını da söyleyemezdi. | TED | ولا يستطيع آينشتاين أيضًا أن يخبرك متى سيحدث الانهيار التالي لسوق الأسهم. |
| Şu anda uğraşım, bu operasyonun kağıttan bir ev gibi çökmesini engellemek. | Open Subtitles | الان، ما يهمني هو منع هذه العملية من الانهيار كبيت من الورق |
| Ama kral ve kraliçelerin hüküm sürdüğü, köpeklerin sadık davrandığı ısmarlama dünya çökmek üzereydi. | Open Subtitles | وتطيع الكلاب فيه الأوامر بات على شفا الانهيار |
| Lordum, kalkanlar çökmek üzere. | Open Subtitles | مولاي، الدروع على وشك الانهيار |
| Yakında parlamentoyu açıp bütçe yasası için savaş vereceğim çökmek üzere olan bir hükümetle beraber. | Open Subtitles | انا بصدد انعقاد للبرلمان والموافقة على الميزانية... ...بحكومة على وشك الانهيار |
| Bak, eğer annen bu çocuğu bulursa, bu annem için bir çöküş olur tamam mı? | Open Subtitles | حسناً, اذا وجدت أمك ذلك الفتى ستعاني أمي من الانهيار , عرفت ؟ |
| Lüzumsuz savaşlar ekonomik çöküş inancın fanatikliğe dönüşmesi... | Open Subtitles | حروب لا لزوم لها. الانهيار الاقتصادي. الإيمان الملتوية في التطرف. |
| Yeterli ısıyla metal kırılma noktasına ulaşabilir. | Open Subtitles | يمكن ان يكون الحديد وصل الى نقطه الانهيار |
| Eğer çöküntü zarar vermediyse, oradan panik odasıyla iletişim kurabilirsiniz. | Open Subtitles | إذا لم يتضرر من قبل الانهيار يجب أن يكون قادر على الاتصال غرفة الذعر من هناك |
| Tanrısız, çakıl taşı oynatılmış ve çığ serbest kalmış ve 1. | Open Subtitles | بدون الإيمان بالله، تُزاح الحصاة، ويحدث الانهيار الصخري، |
| Güneş'te çökmeden kaynaklanan ısı çekirdeğinde füzyon reaksiyonları başlattı. | Open Subtitles | في الشمس، الحرارة من الانهيار بدأت بالاستجابة لردود فعل الانصهار في باطنها. |
| İçeri çökme ihtimalimiz azaldı. | Open Subtitles | سيتضاءل بذلك خطر الانهيار الداخلي |
| Ve buradaki işaret öyle sanıyorum ki göçük altında kalmış olabilir. | Open Subtitles | وعندها سنصل لهذه النقطه الذي يشير ان من المحتمل الانهيار |
| Ke'ra kendisi toplumlarının yıkımın kıyısında olduğunu söyledi. Bu dünyanın başı dertte. | Open Subtitles | لقد قالت كيرا بنفسها أن عالمهم على حافة الانهيار , أنهم في مشكلة حقيقية . |
| Bu Çöküşün kaza olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | ذلك، وهذا الانهيار. لا أعتقد انه كان حادثا. |
| Çalışmak zihnimin çökmesini engelliyor. | Open Subtitles | حسناً، العَمَل يُبعِدُ عَقلي عَن الانهيار |
| Bu işi aldıktan hemen sonra, kendimi bir sinir bozukluğunun eşiğinde hissettim. | Open Subtitles | فور أن قبلت هذه المهمة شعرت وكأني كنت على وشك الانهيار النفسي |
| sinir krizi tedavi edilir, ama işini kaybetmiş olarak yeni bir hayata başlamak üzere hastaneden ayrılır. | Open Subtitles | لقد شفي من الانهيار العصبي ولكنه صار بلا عمل ترك المستشفي ليبدا حياته مرة أخري |
| Son dönemdeki çöküşe cevap olarak finansal endüstriyi düzenlemek için bir takım kurallar koyduk. | TED | لقد قمنا بسن قوانين جديدة لكي ننظم العملية الاقتصادية كرد فعل على الانهيار المالي الماضي |
| Pestilimiz çıkmış. Bacaklarım yıkılmak üzere. | Open Subtitles | نجرّ كل أغراضنا القذرة وساقاي على وشك الانهيار |