| Genellikle soluk ve birbirine geçmiş parmak izlerinin kimlik saptamada pek faydası olmaz. | TED | غالبًا، بصمات الأصابع الباهتة والمتداخلة لا تستطيع مساعدة الشرطة في تحديد أي هوية. |
| Bu NASA'nın ünlü "soluk Mavi Nokta" fotoğrafı. | TED | هذه صورة النقطة الباهتة الزرقاء المشهورة لناسا. |
| Carl Sagan'ın "soluk Mavi Nokta"sı işte bu. | TED | إنها تلك النقطة الزرقاء الباهتة لكارل ساغان. |
| Sağ alt köşede Andrew Jackson'ın solgun resmini göreceksin. Yani filigranı, değil mi? | Open Subtitles | انظر إلى الصورة الباهتة لاندرو جاكسون في الزاوية اليمنى بالأسفل |
| Eskiden duvarda karısının solgun bir resmi duruyordu. | Open Subtitles | منذ فتره كانت الألوان الباهتة تصبغ صورةَ " " زوجته على الجدار |
| Bu kasaba halkının Pale Savaşları sırasındaki bilimsel başarılarından haberi var mı? | Open Subtitles | هل قمتِ بأشياء لأهالي المدينة كالإنجارات العلمية أثناء الحروب الباهتة ؟ |
| Bu Standford Üniversitesi'nin Bilgisayar Bilimi 101 dersinden. Öğrencilerden resimdeki bulanık kırmızı görüntüyü | TED | هذا من فصل علوم الحاسوب 101 جامعة ستانفورد، ويُفترض أن يقوم الطلاب بتصحيح الألوان في تلك الصورة الحمراء الباهتة. |
| 15 yıl önce bugün ateşkes ilan edildi ve Sınır Savaşları sona erdi. | Open Subtitles | منذ 15 عام أُعلنت الهدنة و إنتهت الحروب الباهتة. |
| Jüpiter'i görebilirsiniz, Satürn'ü görebilirsiniz, Uranüs, Neptün ve tam burada merkezde kalıntı ışıkların yanındaki soluk mavi noktayı. | TED | تستطيعون مشاهدة المشتري، وزحل، وأورانوس، ونيبتون، وهناك في المنتصف، بجانب الضوء الخافت إنها النقطة الزرقاء الباهتة. |
| Bu soluk dumanlarda keşfettiğimiz şey, minik uydunun yüzeyinden çıkan şeyin, aslında buz kaynakları olduğuydu. | TED | ما وجدنها ، في مكان أعمدة البخار الباهتة هذه أنها في الحقيقة ، ينابيع من الثلوج. تنبع من سطح هذه القمر الصغير |
| Karaciğer, böbrek ve kalp, hepsinde de kansızlığa bağIı anemi ile tutarlı soluk noktalı ağaç formunda desen var. | Open Subtitles | الكبد والكلى والقلب جميعا أنماط شجيري من البقع الباهتة بما يتفق مع نخر الدماغية. |
| soluk teninin ve kemik yapinin anlattigi kadariyla hizli ve feci bir sekilde yaslanacaksin. | Open Subtitles | نسبةً لبشرتك الباهتة و بُنيتكِ الجسدية الصلبة ستشيخين بسرعة و بشكلٍ سيء |
| O haklı, bulutların üzerindeki tüm o soluk çizgiler şafağın önünden gelir. | Open Subtitles | إنه محق، هذه الخيوط الباهتة وسط السحب تبشر بقدوم الفجر |
| Bizden altın ile zümrüt aldınız ve bize bu soluk bezi mi veriyorsunuz? | Open Subtitles | لقد أخذتَ ذهبنا و حُليِّنا وأعطيتنا تلك القطعة الباهتة من القماش! |
| Kendi deyimiyle, "soluk mavi noktaya." | Open Subtitles | و التي أطلق عليها "النقطة الزرقاء الباهتة" |
| "Bu entelektüel arzuların verdiği tuhaf ve solgun hazzı hayal bile edemezsiniz!" | Open Subtitles | "لا يُمكنكِ تخيل البهجة الغريبة الباهتة" لهذه الرغبات الفكرية! |
| "solgun ten ve dengesiz hareketleri dikkat çeken bu yaratıklar daha çok "Apaçilere" benzerler? | Open Subtitles | "معروفون ببشرتهم الباهتة و اسلوبهم السيء، "هذه الكائنات عادة ما يتوهم حيالهم بأنهم... |
| Bu solgun renkler nasıl birbirine uyacak. | Open Subtitles | هذه الألوان الباهتة! |
| Bu kasaba halkının Pale Savaşları sırasındaki bilimsel başarılarından haberi var mı? | Open Subtitles | هل قمتِ بأشياء لأهالي المدينة كالإنجارات العلمية أثناء الحروب الباهتة ؟ |
| Bu adamın geçmişinde, Pale Savaşlarının başlangıcından beri bazı kötü ölümler var. | Open Subtitles | هناك العديد من القتل الغير مشروع في تاريخ هذا الرجل إبتداءً من الحروب الباهتة. |
| Bunun gibi bulanık benekler elde ediyorsunuz bunlar gözlere belki de sadece çok çok soyut bir şekilde benziyor. | TED | أنت تعرف ، وأنت تسير لأن يكون هذا النوع من البقع الباهتة مثل هذا إلا أنه ربما تشبه عيون بطريقة مجردة للغاية. |
| Kasaba halkı Sınır Savaşı'ndaki bilimsel başarılarından haberdar mı? | Open Subtitles | هل يعرفون أهالي تلك المدينة إنجازاتكِ العلمية العديدة خلال الحروب الباهتة ؟ |