| Diğer Kuğular ona bakıp ne kadar güzel, demişlerdi. | TED | نظرت البجعات الأخريات إليها وتعجبوا من جمالها. |
| Tanrım. Bu gün, Kuğular, tüller, başım. | Open Subtitles | ياإلهي, هذا اليوم البجعات, النسيج الحريري, رأسي |
| Kuşlar güneye göç eder, o yüzden kuğu saldırılarını dert etmezsin. | Open Subtitles | الطيور تهاجر الى الجنوب.لذا لايجب عليكي ان تقلقي من هجوم البجعات |
| Artıklarsa kuğuları beslemeleri için çocuklara veriliyor. | Open Subtitles | البقايا تعطي إلى أطفال القرية لتغذية البجعات |
| Hayır, bütün kuğulardan. | Open Subtitles | كلا, جميع البجعات |
| Bu pelikanlar dünyadaki uçan kuşların en ağırlarındandır, ...ağırlıkları 10 kiloya varabilir. | Open Subtitles | هذه البجعات إحدى أثقل الطيور الطائرة في العالم، يزنون حتى عشرة كيلومترات. |
| Naomi için biraz fazla sakin çıplak itfaiyeciler kuğulara atlamadığı sürece tabii. | Open Subtitles | محافظ قليلاً بالنسبة لـ (نايومي) إلا إذا كان لديها بعض الإطفائيين العاريين الذين . سيقفزون من هذه البجعات |
| - Kuğular haklı. Kendi cinsimdekilerle birlikte olmam lazım. | Open Subtitles | كانت البجعات على حق فقد حان الوقت بالنسبة لي لأن اكون مع فصيلتي |
| Tüm o insanların kafalarından çıkan güller hakkında ya da... aşıklar veya Kuğular ya da ne bileyim... melekler hakkında işte. | Open Subtitles | لكن كل هذه الأغاني حول نمو الورد خارج أدمغة الانسان و الأحباء الذين يشبهون الأوز و البجعات |
| Bay Qu'nun bindiği bot denize açıldığında Kuğular da ona paralel bir yön belirliyor. | Open Subtitles | العمل الرئيسي لجياو يحدث في داخل البحر البجعات مجموعة مسالمه بطبيعة الحال |
| Kuğular, daha değerli olan yaprakları değil halatların üzerine sarınmış doğal yosunları yiyorlar. | Open Subtitles | تأكل البجعات أعشاب بحرية محلية على الحبال السطحيّة بدلا من المحصول الثمين لعشب البحر |
| Kuğular, nesillerdir bu körfezi kışı geçirmek için kullanıyorlar. | Open Subtitles | البجعات تستعمل هذا الخليج المحمي وكما في فصل الشتاء ملجأ لأجيال متعاقبه |
| Ayrıca senin sefil olduğunu da biliyorum, ama gerçek şu ki parti planlayıcın evi düzenleyebilmek için seni evden attı ve şu anda Kuğular için havuzu klordan arındırıyor. | Open Subtitles | وحقيقة أنّ مخطّط الحفل قام بطردك من المنزل لتدخّلك في أدقّ التفاصيل وهم يقومون الآن بتزيين مسبحك ببعض البجعات |
| - Tabii ki, kuğu grubu saldırısı unutulmaz. | Open Subtitles | لا, هوجمت من قبل مجموعة من البجعات |
| Peki kuğu tam olarak nereden kaçtı? | Open Subtitles | حسناً , إلى آين هربت البجعات بالضبط ؟ |
| Peki kuğu tam olarak nereden kaçtı? | Open Subtitles | حسناً, إلى آين هربت البجعات بالضبط ؟ |
| Bu adama kuğuları nereye koyacağını göstermeni istiyorum. | Open Subtitles | أحتاجك لأن تريه أين يضع البجعات |
| Ekselansları Londra'ya, Kule'yi, nehirdeki sandalları ve kuğuları görmeye geldi. | Open Subtitles | صاحب السمو جاء الى لندن لمشاهدة البرج والخلاف على النهر -ولمشاهدة البجعات |
| Şu camdan kuğulardan var. | Open Subtitles | لديهم إحدى البجعات الزجاجيّة. |
| - kuğulardan nefret ederim. | Open Subtitles | - لماذا؟ - أكره البجعات |
| pelikanlar kobay yemeye bayılır. | Open Subtitles | ذكي جدا من يعلم قد تكون البجعات أكله للخنازير الغينيا |
| Çiçeklere, ordövrlere, kuğulara bayılmışlar. | Open Subtitles | المقبلات, البجعات... |
| Günaydın. Kuğularım kaçtı. | Open Subtitles | صباح الخير , البجعات هربت |