| Okavango Deltası, uzaydan görülebilen ve Afrika'nın en büyük, el değmemiş, sulak vahşi arazisidir. | TED | يمكن رؤيتها من الفضاء، دلتا أوكافانجو أكبر البراري الرطبة التي لم تتأثر بمرور الزمن في أفريقيا. |
| Aslında çok açık olan bir şey keşfettim: vahşi tabiat bizim de vatanımız aslında. | TED | هنا، اكتشفت شيئًا جليًّا: البراري هي موئلنا الطبيعي أيضًا. |
| Bunu yapıyorum, çünkü bilgiye ihtiyacımız var, akına karşı gelen kalkınma olana kadar saf vahşi doğayı korumalıyız. | TED | أفعل هذا لأننا نحتاج لهذه المعلومات لنهتدي إلى هذه البراري الطبيعية الأصلية قبل أن تحدث تطوُّرات أعلى مجرى النهر. |
| Lanet olası, baş belası pinches Kır kurtları. | Open Subtitles | لسعة تجعلك تقفز يا ذئب البراري أبناء الكلاب |
| Kötülükler Cadısı için mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | ،أنتِ لا تعملين لصالح ساحرة البراري أليس كذلك؟ |
| Hatta nazik bir çayır sincabı için bile arkadaşsız erkek olmak küçük düşürücü olabilir. | Open Subtitles | حتى من بين سناجب البراري اللطيفة السنجاب الذكر يخضع لطقوس مهينة |
| Gidip kendi yemeğimi kendim bulacağım. vahşi doğada yemek arayacağım. | Open Subtitles | سأذهب، لأتعرّف أكثر على نفسي و أبحث عن الطعام في البراري |
| Bu Prairie istridyesiyle, sizinle evleniyorum. | Open Subtitles | بهذا المحار البراري ارتبطنا زوج وزجة |
| Bugün, o dünyadan kalan vahşi doğa neredeyse yok olmak üzere. | TED | اليوم، البراري المتبقية من ذلك العالم، ولّت الآن. |
| Yaklaşık 10 veya 15 yıl sonra dünyadaki vahşi doğanın korunmasına eşsiz bir yatırım yapmalıyız. | TED | خلال 10 إلى 15 سنة القادمة نحتاج لعمل استثمارات غير مسبوقة في المحافظة على البراري حول العالم. |
| vahşi bozkır ona hayatta kalmayı öğretmişti. | Open Subtitles | لقد علمته حياة البراري كيف يبقى على قيد الحياة |
| Hayatımın çoğu vahşi bozkırda geçti ve yaşamak için bir dizi yasa benimsersin. | Open Subtitles | لقد عشت معظم حياتي في البراري المتوحشة أمضيت وقتا بإتباع مجموعة من القوانين لأتعايش معها |
| Bu avcı, şu anda kendi başarısının kurbanı olarak insanlar tarafından vahşi doğanın en uzak ve çorak bölgelerine sürülmüş durumda. | Open Subtitles | صيَاد، بسبب نجاحه تمّ طرده من قبَل الإنسان إلى أبعد وأقحل البراري. |
| Bu nadir bulunan bir çiçekleme bitkisidir, ve 1800 lerden beri vahşi alanda görülmemiştir. | Open Subtitles | إنها نبتة زهرية نادرة لم تتم مشاهدتها في البراري منذ العام 1800 م |
| Tamam Sue'nin Kır projesi için, nane yeşili mi, deniz mavisi mi? | Open Subtitles | حسناً، لمشروع سو البراري الأخضر او السماوي؟ الأخضر او السماوي؟ |
| Amerikan Kır kurtlarının yaşamları boyunca tek eşli olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | أتعرف ذئب البراري الأمريكي خُلق مدى الحياة؟ |
| Böyle giderse Kötülükler Cadısı gibi tasfiye edilmesi gerekecek. | Open Subtitles | ،إن بقي أنانياً هكذا فستكون نهايته كساحرة البراري |
| Kötülükler Cadısı da yeniden ortalıklardaymış. | Open Subtitles | يقولون بأنّ ساحرة البراري قد عادت خلسة |
| Haberleri bir çayır köpeği ailesiyle sunsaydı, ve ne zaman üzücü bir şeyler söylese, çayır köpekleri endişeli bir şekilde kafalarını kaldırsaydı. | Open Subtitles | لو قام بعرض الأخبار مع مجموعة من كلاب البراري وعندما يقول شيئاً حزيناً يخفضون رأسهم بحزن |
| Fakat Letsatsi'nin annesine seslenişleri doğada yok oluyordu. | Open Subtitles | لكن ليتساتسي كان ينادي عليها وهو تائه في البراري |
| Prairie masker sistemini devreye alın. | Open Subtitles | نشّط نظام البراري والقناع الهوائي |
| Bu dilsiz çocuğu çayırda buldum. | Open Subtitles | أوه، لقد وجدت هذا الصبي الأخرس في البراري |
| Kontratı biteceğinden doğaya salmadan önce son bir tur atmak istediğim bir bebek. | Open Subtitles | دمية انتهى عقدها، و كنت على وشك الحصول عليها في آخر جولة قبل أن يحرروا جسدك إلى البراري |
| Bir ottur. Yabanda büyür, yabani ot gibi. | Open Subtitles | إنها عشبة، تنمو في البراري كالأعشاب الضارّة |
| Çayırköpeği yeni maskot oldu tamam mı? | Open Subtitles | كلب البراري هو جالب الحظ الجديد، صحيح؟ |