| Sizi o gün çağıran telgraf hakkında daha fazla şey öğrenmek isterim. | Open Subtitles | أريد أن أعرف المزيد عن البرقية التي وصلتكِ لتغادري في ذلك اليوم |
| Bu telgraf henüz doktordan geldi. Nasıl olduğunu anlatıyor. | Open Subtitles | تلك البرقية وصلت للتو من الطبيب ستبين لكِ كيف حدث هذا |
| telgraf'ın yerine ulaşması ne kadar sürer? | Open Subtitles | كم تستغرق البرقية في الوصول إلى هنا ؟ هذا يعتمد على المكان المرسلة منه |
| Sen telgrafı alır almaz fena oldum. Sen öyle olmadın mı, Danny? | Open Subtitles | شعرت بالتعب لحظة استلامك البرقية ، ألم تشعر بهذا يا داني ؟ |
| Şu telgrafı gönder, Mary. Seni daha sonra çağırırım. | Open Subtitles | ارسلى هذه البرقية يا مارى سأتصل بك لاحقا |
| telgrafın ortaya çıkması şüphe uyandırır. | Open Subtitles | بدا الأمر غريباً ، عندما وصلت تلك البرقية |
| O Telgrafta yeni bir silah yaratmak üzere olduğunu iddia etmiş aklında tek bir hedefle. | Open Subtitles | وتلك البرقية كانت تتحدث عن إنتاج سلاح جديد لتدمير هدف وحيد |
| Sanırım bu telgraf geldiği için tüm yaşamın boyunca pişman olacaksın. | Open Subtitles | أعتقد أنك ستحيا لكي تندم على وصول هذه البرقية |
| Cesaret ister. Düşünün, güzel bir kadın, bir adama öyle bir telgraf yolluyor. | Open Subtitles | تخيل، امرأة جميلة ترسل بهذه البرقية إلي رجل. |
| Gittiğiniz sırada bu telgraf gelmişti. | Open Subtitles | دكتور هذا البرقية جاءت.. بينما أنت مختفي |
| Garip bir telgraf aldık. Biraz yukarı gelir misiniz? | Open Subtitles | وصلتنا هذه البرقية الغريبة هل يمكن أن تأتي للحظة؟ |
| Yanlızca telgraf yerine video bağlantısı kullanmalı. | Open Subtitles | فقط يجب أن أستعمل وصلة فيديو بدلاً من البرقية. |
| Norman, Savunma Bakanlığı telgraf çekmediyse birisi sahtekârlık yapmış olmalı. | Open Subtitles | نورمان هل تعلم ما يعني أن قيادة الجيش لم ترسل البرقية هذا يعني أنها مزورة |
| Onca adam içinden telgraf hattının inşası için beni seçti. | Open Subtitles | من بين كل المؤمنين ، هو اختارني كي ابني خط البرقية الكبير |
| Bu telgrafı verecek fırsatımız bile olmadı. | Open Subtitles | كما ترى, لم نكن قادرين حتى على تسليم البرقية. |
| O telgrafı yollamak büyük iş. | Open Subtitles | إرسال هذه البرقية لابد و أنه يعني الكثير الذي يدفعها لهذه الجرأة. |
| Bir emri ya da onu ileten telgrafı... ya da bu işi yaparak maaş alan insanların tümünü... öldüremezsin. | Open Subtitles | لا تستطيع قتل الأمر أو البرقية المرسلة ولا القضاء على أولئك الذين يقتاتون من تنفيذها |
| Ben okuyayım, siz de telgrafı yazın. "Kyle McElroy. | Open Subtitles | سأقرئها لك وانت إكتبيها في البرقية, حسنا؟ |
| telgrafın geç geldiğini ama ödülün ellerine ulaştığını söyledi. | Open Subtitles | قال إن البرقية تأخرت وأن الجائزة كانت هناك |
| Telgrafta yazdığına göre Cincinnati, Baltimore, Philadelphia ve New York'ta yuvalanmış hafiyeler varmış. | Open Subtitles | البرقية تقترح هناك جواسيس أتحاديين متداخلين في سينسيناتي , بالتيمور , فيلاديلفيا |
| Bence daha büyük tehlike, yıldırım çekecek olan elindeki kraliçe asası. | Open Subtitles | كنت سأقول ، أن الصلوجان الذي تحمله سيجلب لها الصواعق البرقية |
| Az evvel Berlin'den Telegraf geldi. | Open Subtitles | تلقينا البرقية من برلين |
| Telgrafçı tebliği tepeden aşağı inip getirirdi ve anneme bunun dışında başka hiçbir haber gelmezdi. | Open Subtitles | عامل التلجراف يحضر البرقية اسفل التل وامي لم تاتها اي اخبار سوي هذه |
| Eğer Clark telegrafı okursa, uygunsuz_BAR_bir durum çıkar ortaya. Değil mi? | Open Subtitles | إذا قرأ (كلارك) تلك البرقية فسيكون الأمر غير ملائم، أليس كذلك؟ |
| Afrika telgrafını öğretmezdim. | Open Subtitles | لن أقوم بتدريس البرقية الأفريقية |
| Görüşmeyeli çok olmuştu ve şimdi de bu yat gezisi daveti! | Open Subtitles | تلك البرقية ودعوة إلى رحلة بحرية! |