| Farkındayım. Bronze berbat bu akşam, değil mi? | Open Subtitles | أعرف , هل البرونز لا يكون جيداً أبداً , أم ماذا ؟ |
| Bakın ne diyeceğim. Ben mezarlığı alayım. Siz de Bronze'u alın. | Open Subtitles | سآخذ المقابر وأنتم يا رفاق اذهبوا إلي البرونز |
| Hey, birazdan Bronze'a gitmeyi düşünüyoruz. Gelmek ister misin? | Open Subtitles | كنا نفكر في الذهاب إلي البرونز لاحقاً أتريدين الذهاب ؟ |
| Altın için de bronz için de metal dedektörü gerekir. | Open Subtitles | سواء كان الذهب أو البرونز فنحن بحاجة لأجهزة كشف المعادن |
| Ve ben de bronz dökümlemeyi denedim. | TED | فحاولت ان استخدم البرونز لصناعة احدها .. |
| 1901 yılında Akdeniz'de keşfedilen tunç bir yapı. | Open Subtitles | كانت مصنوعة من البرونز اكتفت في البحر المتوسط عام 1901 |
| ...bronzdan, gümüşten ve hatta nadir de olsa deniz kabuklarından. | Open Subtitles | امتلكت البرونز أو الفضة وحتّى الأصداف البحرية النادرة ولكن ما فعله الليديون للمرة الأولى |
| Bu akşam Bronze'a geliyor musun? | Open Subtitles | إذاً ، هل ستذهبين إلى "البرونز" الليلة ؟ |
| Taç giyme törenine engel olabilir sizleri Bronze'dan uzak tutabilir? | Open Subtitles | ربما ستوقف التتويج ، الليلة تبعدكم يا شباب اليوم عن "البرونز" |
| Bronze, onların ses sistemini kullanmamıza izin vermiyor. | Open Subtitles | - البرونز" ، لن يسمحوا لنا بإستخدام" أجهزتهم الصوتية |
| Ya Bronze'a bizden önce varırlarsa? | Open Subtitles | ماذا إن وصلوا إلي "البرونز" قبل أن نصل نحن ؟ |
| Bu akşam Bronze'da balo olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أن هناك رقص في "البرونز" الليلة |
| Biliyorum. Bronze'a gidip içeri kendi çay poşetlerimizi sokabilir, onlardan sıcak su isteyebilirdik. | Open Subtitles | يمكنناأننذهبإلى "البرونز" ونسرق أكياس الشاى ونطلب على الماء الساخن |
| "Açılmadan önce Bronze'a gel yoksa yiyecek yapacağız." | Open Subtitles | تعالِ إلى "البرونز" قبل أن يفتح أو نجعلها وجبة طعام |
| Benim şahane Şahin şablonumu aldı, benim için bronz olarak şekillendirdi, ve bu da bronz olarak geri aldığım hali. | TED | أخذ مني فكرة الصقر الأصلي، وقام بصب الشمع على البرونز من أجلي، وهذا هو البرونز الذي حصلت عليه. |
| bronz olanı Sculpey ile birlikte elime aldığımda, yaklaşık 2 cm. kısa olduğunu gördüm. | TED | وعندما قارنت نسخة البرونز بالنسخة المنحوتة، كانت أقصر بثلاثة أرباع بوصة. |
| bronz olduğu için de gerçek olması gerekir. | TED | ذلك ، بالطبع ، لأنه من البرونز عليه أن يكون صحيحا. |
| Orada bulunan altın ve bronz madenlerini şüphesiz duymuşsundur. | Open Subtitles | لا شك و أنك قد سمعتَ باكتشافات الذهب و البرونز التي حدثت هناك |
| bronz kurt kadın Roma'da. | Open Subtitles | ذئبة كومبيدوليو المصنوعة بالكامل من البرونز. |
| Bir cinayet kurbanında tunç izleri bulduk. | Open Subtitles | وجدنا آثاراً من البرونز على ضحية جريمة قتل |
| "bronzdan yapılmış heykellerim ve fırınlanmış kilden yazıtlarım var." yazmış. | Open Subtitles | "لديَّ نُصُبٌ مصنوعةٌ من البرونز" "و نقوش على ألواحٍ طينية" |
| Bu ironik çünkü bronzlaştırma işlemini mükemmelleştiren kendisiydi. | Open Subtitles | هذا مثير للسخرية لأنّ من أتقن عملية وضع البرونز. |
| Bu heykel tunçtan yapılmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | هذا التمثال يبدو أنه مصنوع من البرونز |
| Steve, bronzlaştırıcıyı hazırlanamı istiyorum. | Open Subtitles | (ستيف)، أريدك أن تعد جهاز البرونز. |