| Şimdi patronlarıma senin Malı kaybettiğini ve bunu karşılayacak paranın olmadığını söylemek zorundayım! | Open Subtitles | الآن علينا أن نشرح لرؤسائي كيف فقدنا البضاعه و أنت ليس معك المال |
| Hangi Malı almak için pazarlık yapmaya geldiğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف حتى ما هى البضاعه التى أرسلت للتفاوض عليها؟ |
| Malı test ettikten ve değiştirdikten sonra ayrı yollardan kaçacağız. | Open Subtitles | حينما تختبرين البضاعه وتجرين التبادل,اذهبى فى طريق منفصل |
| Onlar sadece Güney Afrikalılar için Mal taşıyan adamlar. | Open Subtitles | كانوا مجرد ناقلين, ينقلون البضاعه من الممولين |
| Sekiz dolar karşılığında aldık malları ve sekiz dolara sattık. | Open Subtitles | اشترينا البضاعه بثمانية دولارات وبعناها بنفس السعر |
| Satamadıkları Malı üzerime yıkacaklar! | Open Subtitles | لم يستطيعوا بيع البضاعه,لذلك يقولون اني السبب |
| Para önemli değil. Malı aldığına emin ol. | Open Subtitles | المال ليس مهماً، تأكدي من الحصول على البضاعه |
| Malı 20 €'ya bıraktığını söylüyor ama yalan bu. | Open Subtitles | هل تعلم ماذا يفعل؟ يقول بأنه يشتري البضاعه بـ20 يورو، وهذا ليس صحيحاً.. |
| Parayı vermeden Malı almayı unutma. | Open Subtitles | أحرصى على أن تتسلمى البضاعه قبل أن تسلمى النقود... |
| Bir alıcı her zaman aldığı Malı önce kontrol eder.. | Open Subtitles | المشتري دائما يفحص البضاعه قبل شرائها |
| Parayı vermeden önce Malı kontrol et. | Open Subtitles | تأكدي من البضاعه قبل تسليمهم المال |
| Malı kontrol etmeden hiçbir yere gitmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أذهب لأي مكان مالم أتحقق من البضاعه |
| Malı Bob kontrol ettiyse o zaman o Mal çok iyidir. | Open Subtitles | البضاعه ستكون جيده لو فحصها بوب |
| Peki, Malı ver o zaman. | Open Subtitles | حسنا , أعطنى البضاعه |
| Ben Malı asla buraya getirmezdim. | Open Subtitles | ماكنت ساجلب البضاعه هنا |
| Malı beğendiler. | Open Subtitles | هم يحبون العدّة *يقصد البضاعه* |
| - Tüm Malı, tamam mı? | Open Subtitles | كل البضاعه . حسنا ؟ |
| Yunan'dan gelen Mal nerede şu an? | Open Subtitles | ماذا عن البضاعه القادمه من يونان |
| Şaka yapmıyormuşsun. Bu Mal gerçekten iyiymiş. | Open Subtitles | لم تكن تمزح , هذه البضاعه جيده |
| Adamlarının uyaracak kadar vakti yoktu ve malları da aldılar | Open Subtitles | لقد نجح في أخذ البضاعه منهم لكن لكنه لن يمنع الروس من توزيع المخدرات |
| Suç ortağı veya çalıntı malları satmaya çalıştığı biriyle tartışmış olabilir. | Open Subtitles | ربما حصل مشابكه مع متواطئ شخص كانت تحاول بيع البضاعه ألمسروقه له |