| Şimdi ise, yine zaman boyunca dağılım var, ama üçüncü Boyut olarak coğrafi bölgeyi de yarattık. | TED | الآن لدينا تحول مع مرور الوقت، لكن شكلنا البعد الثالث للمساحة. |
| Dördüncü Boyut diğerleri kadar gerçektir aslında. | Open Subtitles | ان البعد الرابع حقيقى وصدق مثل الثلاثة الاخرين |
| Seni atabileceğim uzaklık kadar bile güvenmiyorum. Ve bu, uzak da değil. | Open Subtitles | ليس بقدر البعد الذي يمكنني أن ألقيك إليه و هو ليس بكبيــر |
| Bir adamın nasıl olup da bu kadar uzağa atlayabileceğini bana açıklasana. | Open Subtitles | أخبرني كيف يمكن لأي شخص القفز إلى هذا البعد |
| Sadece onun adını ters söylemek onu hakettiği 5. boyuta gönderebilir. | Open Subtitles | إذا نطق بهذه الكلمة بالعكس فسيعود إلى البعد الخامس حيث ينتمي |
| Tanrım, her şeyden bu kadar uzakta kim yaşamak ister ki? | Open Subtitles | يا الهي,من يريد أن يعيش بعيد كل البعد عن كل شيئ |
| 3 boyutlu bir dünyada yaşıyoruz, üçüncü boyutu tabi ki kullanabiliriz. | TED | نحن نعيش في عالم ثلاثي الأبعاد، فلما لا نستخدم البعد الثالث. |
| Sana bir şey sorabilir miyim? Hmm? Diğer boyutta kapana kısıldığında, oradan kurtulamayacağını | Open Subtitles | أتمانعين إذا سألتكِ شيئاً ما ؟ عندما كنتِ محجوزة في البعد الأخر هذا |
| Glory törenle kan dökerek Boyut kapısı açmayı planlıyor. | Open Subtitles | خطة جلوري لفتح بوابة البعد بواسطة طقوس سفك الدماء |
| - Ben hep "zaman"ın dördüncü Boyut olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | كنت اعتقد انهم قد اعتبروا الزمن هو البعد الرابع |
| - bir sokak, bir cadde ve kat numarası - ve bir tane de zaman için, yani dördüncü Boyut. | Open Subtitles | وواحد أخر للوقت,البعد الرابع. يمكنك أن تُفكر بشأن هذه |
| Şu anda yardımcı olabileceğin tek konu ailemden uzak durmak. | Open Subtitles | العون في الوقت الحالي هو ابتعادك عن عائلتي كل البعد. |
| O askeri müdahaleden 10 yıl sonra, ülke güvenli bir yer olmaktan uzak. | TED | عشر سنوات بعد التدخل العسكري الدولة بعيدة كل البعد عن الامن |
| Ve hayal edebileceğiniz gibi, baleden son derece uzak. | TED | وكان بعيدا كل البعد الذي يمكن تخيله عن الباليه. |
| O kadar uzağa gitmesi için en az 3 dakika gerekecektir. | Open Subtitles | ستستغرق موجات الراديو ثلاث دقائق للوصول لهذا البعد |
| Zaten bu kadar uzağa geldik, öyleyse bitirelim. | Open Subtitles | لقد جئنا كل هذا البعد لذا دعينا نذهب إلى النهاية |
| Sadece onun adını ters söylemek onu hakettiği 5. boyuta gönderebilir. | Open Subtitles | إذا نطق بهذه الكلمة بالعكس فسيعود إلى البعد الخامس حيث ينتمي |
| Belli bir yere belirli bir saatte gidersek boyuta girecegimize ve belirli bir kisiyle görüsecegimize dair güçlü belirtiler bulmustu. | Open Subtitles | وتلقت تعليمات تفيد أننا إذا ذهبنا إلى مكان معين وفي وقت معين فسندخل إلى البعد وسنتواصل مع شخص معين |
| Altın pelerinliler Kralın Toprakları'ndan bu kadar uzakta ne arıyor? | Open Subtitles | هل يبحث جامعوا الذهب بهذا البعد عن البلاط الملكي ؟ |
| Adalet boyutu nedeniyle çevrecilerin yüzleri değişti. | TED | في الواقع، وجه البيئة قد تغيرت، بسبب البعد العدالة. |
| Diğer boyutta bana büyü kitabını göstermiştin ve içinde bu vardı. | Open Subtitles | في البعد البديل رايت كتاب من التعويذات ، وهذا كان عليه |
| Fakat beynimizi düşünürsek, aklımızdan geçen düşüncelerin tek boyutlu olmadığını görüyoruz. | TED | ولكن حينما تفكر في الدماغ، الأفكار في أدمغتنا ليست أحادية البعد. |
| Çoğu zaman bu kadar ileri gitmez. | TED | حسنا في معظم الحالات لا تصل الى هذا البعد |
| Aynı mesafe, sana Bilgisayarda da gösteririm. | Open Subtitles | انها بنفس البعد سأريك إياه على الكمبيوتر |
| Ama eğitimli bir yalan gözcüsü bir kilometre uzaktan sahte bir tebessümü farkedebilir. | TED | لكن مكتشف الكذب المتدرب يمكنه اكتشاف الابتسامة الزائفة من على البعد. |
| Bu mesafeden yüzünü seçemiyordum. | Open Subtitles | لم يكن بإمكاني معاينة وجهها من هذا البعد, |
| Ayrıca gece geç saatte o kadar uzun mesafeyi arabayla yapmanı istemiyorum. | Open Subtitles | كما أنني لا أريدك أن تقودي في وقت متأخر على هذا البعد |
| Ev tüm büyük caddelere aynı uzaklıkta ama o kadar gidebilmesini istemiyoruz. | Open Subtitles | المنزل متساوي البعد عن الطرق المحيطة به لكننا لا نريده أن يصل الى ذلك الحد |