| Adam bulabilmek için markete tek başıma gelsem fazla "sürtük" gibi görünürdüm. | Open Subtitles | ويبدو أيضا عاهرة , إذا جئت لمتجر البقاله للحصول علي رجل بمفردي |
| Ben markete gidiyorum. Bu çamaşırların katlanması gerek. | Open Subtitles | علي ان أركض لمخزن البقاله لذا سأحتاج شخص ليطوي هذه الملابس |
| Ufak bir kar elde ediyorum. Bu karla erzak alıyorum ve bakkal da kar elde etmiş oluyor. | Open Subtitles | بالإضافهلذلكاشترىالبقاله، محل البقاله يحقق ربح |
| Bunun için ilk gideceğim yer market olmazdı, ama yine de iyi şanslar. | Open Subtitles | لا أعرف إذا كان محل مخزن البقاله هو المكان الأول أذهبه لهذا الأمر |
| - Marketin yerini biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرفين أين هي البقاله ؟ |
| markette bir çocuk bakıcısı buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت جليسه للاطفال فى أحد جوانب محل البقاله |
| Bunları bitirip, markete gideceğim yeni bir paket alıp, onu da içeceğim. | Open Subtitles | وأذهب الى البقاله وأذهب الى البقاله وأدخن حتى أنهيها تماماً |
| Ben markete kahvaltılık almaya gidiyorum. | Open Subtitles | سوف اذهب إلي البقاله لإحضار طعام للإفطار. |
| markete gitmiştim ve şu şirin Cadılar Bayramı şekerlerinden satıyorlardı. | Open Subtitles | كنت في محل البقاله وكان لديهم عروض على تلك الحلويات الجميله للهالوين |
| Yolumun üzerindeki markete uğrarım | Open Subtitles | سأذهب إلى البقاله في طريقي إلى المنزل |
| Birimizin gerçekten markete gitmesi lazım Step. | Open Subtitles | يجب علينا حقاً الذهاب الى متجر البقاله |
| Çünkü araba dolusu erzak var, taşımamda yardım edersiniz. | Open Subtitles | لأن لدي حموله كبيره من اغراض البقاله يمكنكم مساعدتي بـإحضارها هنا |
| Bayar her cuma bir apartmana erzak gönderiyormuş. | Open Subtitles | بيار يرسل البقاله الى شقه كل يوم جمعه |
| Bacadan içeri, mektup kapısından hatta market poşetinden bile girebilirler. | Open Subtitles | الدخلاء يمكن يأتوا من أسفل المدخنة,أو عبر فتحة البريد ربما يختبؤن حتى بداخل كيس البقاله |
| Mahallede biraz market alışverişi yapıyordum, Simon. | Open Subtitles | لقد كنت اخذ المشتريات من البقاله في هذا الحي يا سايمون |
| market torbalarında 2 ayrı fiş bulduk. | Open Subtitles | فى حقائب دكان البقاله وجدنا ايصالين. |
| Ben genelde işimi süper markette hallederim. | Open Subtitles | أحصل علي الكثير من أفعالي في متجر البقاله |
| Evet, doğru. markette sıradayken duydum. | Open Subtitles | نعم لقد شاهدة ذالك عندما كنت في البقاله أنتظر دوري |
| markette çalışırken, zaman dışarıdakinin 3'te 1'i hızda ilerler. | Open Subtitles | العمل في محل بقاله الوقت به يسير بثلث السرع المعتاده عن ساعه التي ليست في محل البقاله |