| Tek gördüğüm plastik meyveler ve küçük şapkalı şişko adamlar. | Open Subtitles | كل ما أراه فاكهة من البلاستك ورجال سمان بقبعات صغيرة |
| İşte patates nişastasından plastik elde etme çabaları. | TED | وهذا انا احاول الحصول على البلاستك من خلال نشويات البطاطس |
| Seçilmiş materyali, ve plastik kaplamayı birleştirirken kıvrımların sadece iki boyutta olduklarını vurgulamayı deniyordum. | TED | أضف إلى ذلك المادة المنتقاة، ألواح البلاستك والمفترض أن أظهرها يطعج فقط باتجاهين |
| Naylon tam bu lambanın altında olacak. | Open Subtitles | هنا بالضبط . البلاستك يجب أن يكون بالضبط , تحت هذه النقطه , حسنا؟ |
| Naylonu buraya getir Milo. | Open Subtitles | ...أحضر البلاستك هنا |
| Kalıntılar nakledilirken, ...plastiği yakmış olmalı. | Open Subtitles | ذلك لابد انهُ قد حرق خلال البلاستك عندما كانت الرفاة تُنقل |
| Eğer plastikleri nakde çeviremezseniz, sizin mallarınızı alabilirim. | Open Subtitles | إذا لاتستطيعون تحويل البلاستك الى أموال أستطيع أخذ كل البضائع لديكم |
| Küçük bir plastik örümcek, beynine mavi şok dalgaları yolluyor. | Open Subtitles | قطعة صغيرة من البلاستك شبكة عنكبوت يصدر عنها الصدمات الزرقاء القبيحة |
| Ama... parmakları... plastik yağmurluktan kaydı... çünkü yağmurluk çok kaypaktı. | Open Subtitles | لَكنَّهم أصابعهم إنزلقتْ مِنْ البلاستك الذي في المعطف المطري |
| Büyük siyah bir plastik parça havada uçuyor. | Open Subtitles | قطعه تبيره من البلاستك الاسود تمسي على الرصيف |
| Evet, yapımda kullandığımız plastik, yiyeceklerin içerisine toksin sızdırıyor. | Open Subtitles | نعم البلاستك الذي نستعمله في الفرن يقوم بتسميم الناس |
| Altınızdaki bir V-8. Onlarsa küçük plastik toplarla yuvarlanıyorlar. | Open Subtitles | أنت تقود سيارة بـ 8 سيلندرات وهم يجولون بكرة من البلاستك |
| Yani plastik olsun. Soran olursa, Biz boya yeniliyoruz. | Open Subtitles | لذا أتركِ عُلبة البلاستك مكانها إذا أحدهم يسأل، نحن نقوم بإعادة طلاء الغرف |
| Felaketti. Çok iyi hatırlıyorum. Şöyle bir plastik torba... | Open Subtitles | لقد كانت مأساه، أتذكرها جيدً كيسً من البلاستك |
| plastik incelenmeli bu yüzden odaya geri dönüp neyin vurabilmiş olacağını görmemiz lazım. | Open Subtitles | لديها اثار صغيرة من البلاستك ولهذا السبب علينا العودة الى تلك الغرفة ونَرى ماذا قد اصابت |
| Bu boktan plastik şeyin benim için anlamı çok büyük. | Open Subtitles | قطعت البلاستك الرديئة عديمة القيمة هذه تعني لي الكثير. |
| O bomba, morgda patlayan bomba gibi ticari amaçlı bir plastik patlayıcı mıydı? | Open Subtitles | هل صنعت تجارياً؟ ومتفجرات مصنوعه من البلاستك مثل هذا الجهاز؟ |
| Burası dev kimya şirketlerinin kontrol ettiği sonsuz bir plastik ve Naylon çiftliği. | Open Subtitles | كميات كبيرة من البلاستك والنايلون... ... تحت سيطرة الشركات الكيميائية العملاقة. |
| Naylon tam bu lambanın altında olacak. | Open Subtitles | هنا بالضبط . البلاستك يجب أن يكون بالضبط , تحت هذه النقطه , حسنا؟ |
| Naylonu buraya getir Milo. | Open Subtitles | ...أحضر البلاستك هنا |
| Çakmakla plastiği eritip iki parçayı birleştireceğim. | Open Subtitles | وسأقوم بإذابت البلاستك وسأقوم بإلتحماها ببعض |
| Varoştakiler buldukları plastikleri geri dönüştürüyor. | Open Subtitles | الأحياء الفقيرة تقوم بتدوير البلاستك لبينما هم ييبحثون عن الطعام في النفايات |