| Benzer şekilde, bir banka iflas ettiğinde, banka ıstırap çekemez. | TED | وبشكل مشابه، عندما يفلس بنك، فلا يستطيع البنك أن يعاني. |
| Rüya mıydı yoksa demin bir banka soygunu mu gördüm? | Open Subtitles | هل كنت أحلم أم أنني شهدت سطوًا على البنك ؟ |
| Saraylar asiller içindir. Bizler banka hesapları olan sıradan ölümlüleriz. | Open Subtitles | القصور للملوك و لكننا أناس عاديون نملك حساب فى البنك. |
| Gerçekten ne yapıyorlar? Biri bankadan kredi çekince ne yapıyor? | TED | ما يحدث هو أن إحداهم تقترض بعض المال من البنك. |
| Bu adamın bütün yaptığı ona emredildiği gibi bankayı korumak. | Open Subtitles | كل ما يفعلة هذا الشخص هو حراسة البنك مثلما أخبروة |
| Daha sonra bunu buldum; büyük bir kavgayla Dünya Bankası'ndan ayrıldıktan sonra. | TED | ولقد عرفت السبب بعد ذلك بعدما تركت البنك الدولى بعد مناقشة حادة. |
| Bu durumda, önerebileceğim tek banka El Paso Bankası olur. | Open Subtitles | في حالتك البنك الوحيد الذي أقترحه هو بنك ال باسو |
| Asistanıma İsviçre'deki banka hesaplarınıza onar milyon dolar yatırmasını emrettim. | Open Subtitles | لقد أمرت مساعدي أن يضيف الى حسابكم فى البنك السويسرى |
| Sonra ben Keso'ya şu banka işi için avans vereceğim. | Open Subtitles | ثم اقوم بإيداع نسبة مع كيلسو من أجل عملية البنك |
| Sonra ben Keso'ya şu banka işi için avans vereceğim. | Open Subtitles | ثم اقوم بإيداع نسبة مع كيلسو من أجل عملية البنك |
| Bir bölmede oturuyorum... ve 2000 yılı problemine karşı banka yazılımı geliştiriyorum. | Open Subtitles | أنا اجلس في مكتب صغير واقوم بتحديث برامج البنك في ألفي منفذ |
| Bana sadece bu banka işlerinin nasıl yapıldığını öğretmen yeter. | Open Subtitles | اعني، فقط بعد ان تعلمينني كيف اسحب نقود من البنك |
| Ama banka toprağı alınca, yapacak başka bir şey bulmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | ولكن البنك استولى على الارض لذا يجب ان اجد شيئاً اخر لافعله |
| Beş kuruşu yok cebinde. Hatta banka kulübemize el koyuyor. | Open Subtitles | أبي مفلس ، أعني في الحقيقة البنك صادر كوخ تزلجنا |
| Hayır, hayır. Şimdi dinle beni. banka alt üst oldu. | Open Subtitles | لا ، لا ، الان اسمعني البنك في حالة فوضى |
| Ağabeyinin beni soymak istediğinden kesin eminim, bankadan elmaslarla birlikte ayrıldıktan sonra. | Open Subtitles | أنا واثق يعني أخيك لسرقة لي، عندما غادرت البنك مع الماس بلدي. |
| O kadar sürede bankadan çıkıp cinayet mahalline gidemezdi. Katilimiz kesinlikle o değil. | Open Subtitles | يبدو أنها حجتها صحيحة ولا يمكنها التنقل من البنك الى مكان الجريمة بسـرعة |
| Eğer sizin kişisel hesaplarınızdan haberleri olursa, Kutsal Babamız bankayı yerle bir ederler. | Open Subtitles | واذا علموا, ابانا المقدس عن حساباتك الشخصية سيحرقون البنك على الأرض. حسنا, اذن |
| Görünüşe göre birileri yan taraftaki bankayı soymak için tünel kazdığından zemin göçmüş. | Open Subtitles | يبدو ان الأرضيه انهارت لأنهم كانو يعملون نفقا لسرقة البنك بالقرب من هنا |
| Dünya Bankası, Wolfensohn ile birlikte 180 derece yön değiştirdi ve bence dünyanın en güçlü yozlaşma karşıtı organı oldular. | TED | البنك الدولي قد تغير من ساولوس إلى باولوس, و ولفينسون قد أصبحوا, يمكنك القول, أقوى وكالة لمكافحة الفساد في العالم. |
| Hoş olduğunu düşündüğüm bankadaki şu adam vardı ya artık öyle düşünmüyorum. | Open Subtitles | كان هناك رجل في البنك اظنه لطيف لكني لم اعد اظنه كثيرا |
| Teşekkürler, ama benim kontratım Bankayla. Onlar beni size gönderdiler. | Open Subtitles | شكرا سيد غودمان، انا معينه من البنك لتسيير أمورك فقط |
| Bankalar bir peni bile vermeyecek. Stüdyolarımı tekrar ele geçirecekler. | Open Subtitles | لن يعطيه البنك أي شيء و سيضعون يدهم على الأستديو |
| Güney Afrika'ya gidelim ve Standard Bank hakkında konuşalım. | TED | لننتقل لجنوب أفريقيا، ولنتحدث عن البنك البريطاني |
| Eğitimli bankacı kardeş. CMB'nin başı odur. | Open Subtitles | الأخ المثقف من البنك انه الزعيم الحقيقي الاخوة |
| Ancak biz ölümlüler için bankaların da zor günler geçirdiklerini görmek rahatlatıcı oluyor. | Open Subtitles | انها معرفة تبعث على العزاء للمفلسين أن البنك لديه مصاعب |
| Ranger, Teksas National bankasında 10–31 durumu var. | Open Subtitles | أيها الجوال، لدينا حالة 10 على 31 في البنك الوطني في تكساس |
| Altını bankaya taşıdıktan sonra dört güvenlik atlarla ahıra gidecek. | Open Subtitles | بعد وضع الذهب في البنك سيركب الحراس الحافلة حتى الأصطبل |
| Matt, sen de Doktor lsdell ile konuş. bankada buluşuruz. | Open Subtitles | وانت يامات اذهب للدكتور ايسدل واخبره بأننا سنجتمع في البنك |
| bankanın içinde, gözlerimizin yerine ayaklarımızı kullanacağız. Bu yüzden birbirimize ayak uydurmamız gerekiyor. | Open Subtitles | داخل البنك سنستخدم أرجلنا بدلاً من عيوننا , لذلك يجب أن ندربها جيداً |
| Bu Dünya bankasının bir paket çözümü, bizler özel sektör yatırımcıları çekmek için ihtiyaç duyulan şeyleri yapıyoruz. | TED | نوفر لكم مجموعة حلول متكاملة من البنك الدولي حيث نأتي ونقوم بكل ما يلزمك لاستقدام مستثمري القطاع الخاص. |