| Elinde sadece kardeşimin şoförlüğünü yapan muhbir ile bir miktar toz var. | Open Subtitles | لديك هذا الواشي السائق الذي كان يعمل لأخي لديك القليل من البودرة |
| Babası olmasaydı, hepimiz ölmüş olacaktık. Onlara biraz toz ver... | Open Subtitles | لولا والده لكنا جميعا ميتين دعهم يحصلون على بعض البودرة |
| Kaleb ve iki kişi daha sarı tozu almaya gittiler. | Open Subtitles | كاليب وآخرين أيضا ذهبوا لإيجاد البودرة الصفراء ـ ضد جايجن؟ |
| Sarı tozu aldığın zaman, bunun sonsuza dek yetmeyeceğini bilmen gerekirdi. | Open Subtitles | عندما أخذت البودرة الصفراء يجب أن تعرف إنها لن تبقى للأبد |
| Yalnızca biraz pudra sürmek istiyorum. | Open Subtitles | بالطبع يا عزيزى ، إننى فقط اريد وضع بعض البودرة على أنفى |
| Çok fazla pudra dişleri sarartır. | Open Subtitles | الإكثار من البودرة سيظهر أسنانك باللون الأصفراء |
| Bağımlının toza ilgisi azalıyor ve bağımlı bağımlı olmaktan çıkıyor. | Open Subtitles | البودرة تصبح غير ذي صلة للمدمن و المدمن حينها يتوقف عن ادمانه |
| Tabi ki burada gördüğünüz çok kaba bir makina ama biz mikro boyutlarda olanları üzerinde çalışıyoruz, ve umudumuz toz gibi robotlar üretebiliyor olmak. | TED | طبعا، هذه آلة بسيطة جدا ولكننا نعمل على نسخة متناهية في الصغر منهم ونأمل أن المكعبات ستصبح مثل البودرة وتقوم بسكبها |
| Bunun sonucunda da ortaya içilebilir bir çözeltiye dönüşebilen ya da bugün bildiğimiz katı çikolatayı üretmek için kakao yağıyla karıştırılabilecek bir toz çıkmıştı. | TED | لتبقى البودرة التي يمكنُ مزجها في سائل قابل للشرب أو إضافتها لزبدة الكاكاو لإنتاج الشوكولاتة الصلبة التي نعرفها اليوم. |
| Çanta ıslandığında... bu toz sayesinde etrafa çok pis bir koku yayacak. | Open Subtitles | .. إذا تبللوا هذه البودرة تصدر رائحة كريهة |
| Senin şu günlük besinin sarı toz ile florit maddesini teğiş tokuş etmeye ne dersin? | Open Subtitles | عليك أن تبدل تلك البودرة الصفراء خاصتك لبعض الفلوريد الجيد هنا |
| Söylesene, toz mu çubuk mu kullanıyorsun? | Open Subtitles | أخبرني , هل تستخدم ألوان البودرة أو الآقلام ؟ |
| Ben ve Angel rahibi bulana dek, bu toz onu kontrol altında tutacak. | Open Subtitles | البودرة ستتحكم فيه بينما نجد هذا الكاهن إنه لا يحتاج لكاهن |
| Kapsülü buraya koymalıyız... tozu da buraya. | Open Subtitles | .. الكبسولة يجب أن تدخل هنا و البودرة هنا |
| Kesinlikle yemiyor. O kadar uzun süre o tozu koklaması bile onu güldürmeye yeter. | Open Subtitles | اللعنة ان لم يكن بفعل، انه يستنشق تلك البودرة منذ وقت طويل حتى جعلته يضحك |
| Sam'in üzerimizde kullandığı tozu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | حسناً، أتعرفين تلك البودرة التي استخدمها علينا، سام؟ |
| pudra'yı kızdırmaya gelmez, parçalar sizi sonra. | Open Subtitles | أنتى تفضلى العذارى أم العاهرة ضع بعض البودرة |
| "Yapılan aramada... "evde aynı cins pudra bulunmadı." | Open Subtitles | ولم يتم العثور على مثل هذه البودرة في باقي أجزاء المنزل |
| Çok güzel bir pudra ve sigara kokusu var. | Open Subtitles | و رائحتها جميلة جداً .. من البودرة و السجائر |
| Beyaz toza bağımlı ve yanlış bir adamı seviyor. | Open Subtitles | هي الان تستعمل البودرة البيضاء وتحب ان تكون بلا أخطاء . |
| California'dayken bana biraz kokain alır mısınız? Tabii, seve seve. | Open Subtitles | اسمع، عندما تكون في كاليفورنيا هل باستطاعتك أن تحضر بعض البودرة من أجلي؟ |
| Söyle Bill şu tozdan dudaklarıma biraz sürebilir misin? | Open Subtitles | هل تعتقد بأنه بإمكانك فرك بعض هذه البودرة على شفتاي؟ |
| Pudrayı kullanabilirsin, küçük deneyini yapabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك استخدام طريقة البودرة و القيام بتجربتك الصغيرة |
| Kuzeydoğu, 100 kiloluk amfetamin Kore, 400 kilo K-powder Japonya'da 200 kilo kokain sipariş etti. | Open Subtitles | الشمال الشرقي طلب 100كغم من المنشطات. "كوريا"، 400 كغم من البودرة... و"اليابان"، 200 كغم من الكوكايين. |
| Yuko tam karşısında olunca, Julian ayak oyununa girmeden edemeyecek talk pudrası da tam bu noktada devreye giriyor. | Open Subtitles | عندما تكون يوكو مقابلة له لن يستطيع جوليان تحمل الاحتكاك بإصابع القدم وعندها يأتي دور البودرة |