| İşimizin polislik kısmıyla ilgilenmekle meşguldüm. | Open Subtitles | فقط في الخارج اميل الى الجانب البوليسي من العمل |
| Bak ne diyeceğim, bu şehirde 22 sene polislik yapmak gündüzleri, geceleri gördüklerim insanlığa dair inancımı korumayı çok zorlaştırıyor. | Open Subtitles | خلال 22 سنه من عملي البوليسي في هذه المدينه... الاشياء التي اشاهدها يوما بعد يوم... تجعل من الصعب تحقيق العداله البشريه |
| Bu sınır bilim vakaların çözülmesi için eski usul polislik yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | القضايا المتطرفة من هذا النوع تحتاج لأساليب العمل البوليسي قديم الطراز... لأجل حلها. |
| polisiye dizim iptal edildikten sonra hayır. | Open Subtitles | ليس منذ إلغاء مسلسلي البوليسي |
| Evet, Stiffs isimli polisiye dizide oynuyor. | Open Subtitles | تمثّل في ذلكَ المسلسل البوليسي المدعو (ستيفس=جثث). |
| Evet. Burnu bir koku aldı mı tazı gibi oluyor hemen. | Open Subtitles | صحيح انه مثل كلب ألاباما البوليسي عندما يحصل على نفخه |
| polislik görevini yapıyorum ama bu demek değil ki ormana geri dönüp maymun pisliğini temizleyeceğim. | Open Subtitles | ...أنا أقوم بالعمل البوليسي ، لكن هذا لا يعني أن أعود للغابة ! لتنظيف براز القردة |
| Charlie'nin polislik kariyeri çatırdamaya başlasa da, çocuklar harika gidiyorlardı. | Open Subtitles | على الرغم من أن عمل (تشارلي) البوليسي بدأ المعاناة منه... الأولاد كانوا يبلون حسناً |
| Çılgın İkili'yi unutmayalım. Mükemmel bir polisiye filmdir. | Open Subtitles | (أنا أظن أنه (باد بويز هذا هو الفيلم البوليسي المثالي |
| tazı gibi ortalıkta koşturup etrafı mı koklayacaksın? | Open Subtitles | تركض كما الكلب البوليسي لتشتم من يعرف الطريق؟ |
| Sen mesela, bir tazı gibisin. | Open Subtitles | أنت على سبيل المثال تـُـشبه الكلب البوليسي |