| Şu an ordunun durumu kontrolü altına aldığını teyit edebilirim. | Open Subtitles | وقد تم التأكيد للتو بأن الجيش بات يسيطر على الوضع |
| De ki, kızın herhangi bir sorun yaratmayacağından emin olacağım. | Open Subtitles | أخبره، أني سأعمل على التأكيد أنها لن تسبب أية متاعب |
| Şimdi ateizm hakkında vaaz verecekmişim gibi gelebilir; ama sizi temin ederim ki yapacağım şey bu değildir. | TED | حسنا، يبدو وكأني سأبشر بالالحاد، وأود التأكيد بأنه هذا ليس هدفي. |
| onay için uzun süre beklememeliydim. | TED | ولم يكن علي الانتظار طويلاً للحصول على التأكيد. |
| Abby'nin bilgisayarına girebilmemin tek nedeni başka birinin doğrulama şifrelerini benden önce açmış olmasıydı. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي مكنني من دخول حاسوبها في المقام الأول هو لأن شخص أخر خرق أنظمه التأكيد قبلي |
| O kişinin gerçekten Aziz olduğundan kesinlikle ama kesinlikle emin mi diye soracağım. | Open Subtitles | أُريدُ أن أسألها إذا ما كانت متأكدة, تمام التأكيد من أنه عزيز |
| Cuma günkü elmas soygunu şüphelisi ile, çalıntı arabanın sürücüsünün aynı kişi olduğu doğrulandı. | Open Subtitles | لقد تم التأكيد الأن أن الشخص الذي سرق المركبة تطابق مواصفاته المشتبه الذي سرق الماسة يوم الجمعة |
| - Çocuk boğularak ölmüş görünüyor ama laboratuar testleri olmaksızın, kesin bilmek imkansız. | Open Subtitles | ما يبدو هو إنها غرقت ولكن بدون الفحوصات المعملية سيكون التأكيد علي هذا مستحيل |
| İç kesimlerin sınırlarının tamamen kapatılacağı resmi olarak teyit edildiğinde neredeyse 12 saat olmuştu. | Open Subtitles | استغرق الأمر حوالي 12 ساعة قبل التأكيد بشكل فعلي بأنه سيتم إغلاق كامل للحدود الداخلية للقطاع |
| Öyleyse KPA birimlerini teyit edebiliriz. | Open Subtitles | الآن ، نستطيع التأكيد على أن هذا الموقع هو موقع وحدة الجيش الشعبي |
| Prensesin zehirli okla vurulduğunu kesin olarak teyit edebilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك التأكيد أنها أصيبت بسهم مسّموم؟ |
| O yüzden, sinekkapan kapanmadan önce içinde bir yem olduğundan tam olarak emin olmak ister. | TED | لذا فهي تريد أن تكون على أتم التأكيد أن هناك وجبة بداخلها قبل أن تنغلق مصيدة الذباب. |
| Ama emin olmak için iki misli... başarısız olmadığından, onun kalbi ile dön... bunun içinde. | Open Subtitles | لكن لمضاعفة التأكيد أنك لن تفشل أحضر قلبها |
| Onlar şimdi Michigan Devlet üniverstsinde saygın birer profesör. ama gün içinde geri dönebileceğimi size temin ederim, biz saygın bir ekip değildik. | TED | كل منهم الاَن بروفيسور محترم في جامعة ميتشغن لكنني بإمكاني التأكيد لكُم أننا في ذلك الوقت لم نكن فريقاً مُحترماً |
| Sizi temin ederim ki, bu olaya ciddiyetle yaklaşıyorum ve gerçeğin peşinde olacağım. | Open Subtitles | لا يسعني سوى التأكيد بأننا نأخذ الحادثة على محمل الجد وأني سأبحث في الوقائع بنفسي |
| Bunu yapman gerekirse, onay iste. | Open Subtitles | عليك أن تحصل على التأكيد قبل أن تفعل ذلك |
| - Ne? Şu an itibariyle, tam olarak doğrulama gelmedi, ama şüpheli... | Open Subtitles | الآن نحن لا نستطيع التأكيد من يكون المشتبه به, ولكن |
| Evet. Ne zaman olur bilmiyorum ama bu kesinlikle radarımda. | Open Subtitles | نعم , أنا لا أعلم كيف بعد , لكنة من التأكيد فى مخططاتى. |
| Kurbanımızın ölüm sebebinin boğulma olduğu ciğerlerindeki sıvının varlığı ile doğrulandı. | Open Subtitles | سبب الموت في ضحيتنا تم التأكيد انه غرق بدليل وجود سوائل في الرئة |
| Noel baba olmadığı kesin. | Open Subtitles | قد يَكون سانتا كلوز , حتى نحصل التأكيد الموثوق الجازم يا جنرال |
| Elime geçen bir bilgiyi doğrulayabilir misiniz acaba? | Open Subtitles | أتسائل إن كان بمقدورك التأكيد على بعض المعلومات؟ |
| Tabii ki. Eğlenceli olur. Ben de bir tane asarım. | Open Subtitles | بـ التأكيد ، هذا سيكون ممتعاً سوف أضع واحدة أيضاً |
| Devlet Birimi onayı alır almaz, bir kurtarma timi oluşturacaklar. | Open Subtitles | حالما تحصل وزارة الخارجية على التأكيد فسوف يرسلون فريق إنقاذ |
| Bunların Asya ve Avrupa'da da basılacağına dair garanti verebilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيع التأكيد أن هذه الصور ستنشر في أوروبا و آسيا؟ |
| onaylandı. Bu Barbara Dahl. | Open Subtitles | بالطبع, تم التأكيد عليه إنها باربرا داهل |
| Trafik kontrol, kuzey çıkışı için trafiği kapatmanız gerekiyor. Bütün birimler onaylayın. | Open Subtitles | إدارة المرور، أحتاج إلى طريق مغلق للمخرج الشمالي، على كل الوحدات التأكيد |
| Başka birini ikna etmeye çalıştığınız zaman onun değerlerini tasdik etmek ve dillerindeki problemi belirtmek, onun daha anlayışlı olmasını sağlayabilir. | TED | وعندما تحاول أن تقنع شخصاً آخر، فإن التأكيد على قِيَمهم وتأطير الموضوع بلغتهم يمكن أن يساعد في جعل الناس أكثر تقبُّلاً. |