| Tarihi otelde üç öğrenci yaralanmış ya da öldürülmüş olabilir. | Open Subtitles | ثلاثة طلاب قد اصيبوا او قتلوا في هذا الفندق التاريخي |
| Bu zafer, şu anda bu Tarihi konferansta bulunan herkese aittir. | Open Subtitles | هذا النصر يعزو فيه الفضل لكل شخص حاضر لهذا المؤتمر التاريخي. |
| Dün gece Brooklyn Tarih Komitesi'nde olduğunu gösteren bir video var. | Open Subtitles | لدينا تسجيل فديو مراقبة لها في مجمع بروكلين التاريخي ليلة الأمس |
| Tarih boyunca, kamu güvenliğini sağlamadığımız fakat ırksal ayrımcılığa ilişkin Tarihsel mevzuatlara uzun süre maruz kaldığımız noktalara çekildik. | TED | تاريخيًا، انجررنا نحو تلك الأماكن حيث لم نوفر بالضرورة السلامة العامة لكن فُرض الفصل العنصري التشريعي التاريخي الطويل. |
| bunun sebebi Tarihsel kayıtların büyük bir hızla dijital ortama geçiyor olması. | TED | والسبب في ذلك هو أن السجل التاريخي يتم تحويله رقمياً بسرعة كبيرة. |
| Burada, genomdaki pencere yerine dijital hale getirilmiş Tarihsel verilerin penceresinden bakıyoruz. | TED | هنا، على سبيل المثال من خلال عدسات الجينوم، من خلال عدسات السجل التاريخي المرقمن. |
| Bu arada, umarım Fransız ekibinin iyi görünmesi için yaptığım derin tarihî araştırmayı beğenirsiniz. | TED | بالمناسبة، أرجو أن تكون قد ثمنتم البحث التاريخي العميق الذي قمت به لألمع صورة الفرنسيين. |
| Sevgili konuklar bugün üzerime Tarihi resmi bir görevin sorumluluğu yüklendi. | Open Subtitles | أيها الضيوف المحترمون لقد تم منحي المسئولية لترأس هذا الحدث التاريخي |
| Gandhi'nin İngilizleri Hindistan'dan çıkarmasını sağladı. Martin Luther King'in Tarihi bir ırk mücadelesini kazanmasını sağladı. | TED | ساعدت غاندي في التخلص من البريطانيين في الهند. و ساعدت مارتن لوثر كنج للإنتصار في صراعه التاريخي ضد العنصرية. |
| Peki eğer bu Tarihi %2.0 lik büyümeyi gelecek 70 yıl boyunca devam ettirirsek? | TED | الآن إذا أمكننا أن نحقق هذا النمو التاريخي بنسبة اثنين في المئة للسنوات السبعين القادمة؟ |
| Bu yüzden onu sanat Tarihi açısından sevdim. Sahip olduğu kat kat nitelikleri sevdim. | TED | لذا أحببت ذلك، على المستوى التاريخي للفن، أحببت تلك الجودة التي يمتلكها على صعيد الطبقات. |
| Yani Barack Obama'nın Tarihi başkanlığını kazandığı gece lezbiyen ve gey camiası en acı verici yenilgilerimizden birini yaşadı. | TED | ففي نفس الليلة التي فاز باراك اوباما بمنصبه التاريخي عانى مجتمع المثليين واحدة من أكبر خيبات الامل |
| Birçok dil Tarih boyunca asimile olmasından dolayı ölüyor. | TED | العديد من لغات السكان الأصليين انتهت نتيجة الهضم التاريخي القسري. |
| Artık, Tarih derslerine devam edemeyeceğim. | Open Subtitles | انا لست قادراً على الاستمرار بالمنهج التاريخي |
| Bu bina ulusal Tarih kayıtlarında var. | Open Subtitles | نعم، صدقوا أو لا تصدقوا، يتم سرد هذا المكان في السجل التاريخي الوطني. |
| Smallville Tarih Müzesi iki dakika sonra kapanacak. | Open Subtitles | متحف سمولفيل التاريخي سيقفل أبوابه بعد دقيقتين |
| Peki neden bu Tarih fuarına gitmek zorundayım? | Open Subtitles | لذا , لماذا يتوجب علي الذهاب إلى هذا المعرض التاريخي على أية حال ؟ |
| Ve bu harika haber daha da harika haberler doğuruyor çünkü Tarihsel eğilim şöyle. | TED | ويلد هذا الخبر الرائع خبرا أروع، لأن الاتجاه التاريخي هكذا: |
| Bu duruma dair Tarihsel bilinci artırmak için, hükumet bölgeye dut ağaçları dikti. | TED | وبغية زيادة الوعي التاريخي لهذه الحقيقة، قامت الحكومة بزرع أشجار التوت. |
| Sanat ve eserlerin teşhiri aracılığıyla yaratıcılığa sevk edebilir ve dahil olmaya teşvik edebilir, fakat Tarihsel yanlış temsillerden bizler suçluyuz. | TED | من خلال عرض الفنون والقِطع الأثرية، يمكننا أن نثير الإبداع، وأن نعزز الإدماج، ولكننا مذنبون بالتحريف التاريخي. |
| Anlaşmamıza göre bu tarihî günde benim de payım olduğunu açıklayacaktınız. | Open Subtitles | لقد كان اتفاقنا، كما تذكرين بأن يكون لي دور علني في هذا اليوم التاريخي |