| Onu karbonitle kapladılar. dondurma işleminden sağ kurtulduysa... ..bu gayet iyi bir koruma yöntemi. | Open Subtitles | لقد غلفوه فى صندوق من الكربون سوف يكون فى أمان ، إذا نجا من التجميد |
| ki orda onun önüne geçip dondurma gücünü alabilirsin. | Open Subtitles | حيث ستقوم بإحباطها هناك ثم تحصل على قدرة التجميد |
| dondurucu 312-618 gündelik bakım ve denetim için hazır. | Open Subtitles | حاضن التجميد 618 ـ 312 جاهز للصيانة والمعاينة الروتينيتين |
| Son bir dev elmas daha buldum mu dondurucu makinem tamamlanmış olacak. | Open Subtitles | ماسة عملاقة مثل هذه وسيكتمل محرك التجميد الخاص بي |
| Çat kapı gelmek istemezdim ama buzluğum bozuldu ve sizden biraz buz istemek için geldim. | Open Subtitles | آسف للماقطعة، و لكن آلة التجميد تعطّلت و أردت أن أحصل منكم على بعض الثلج |
| Babamın kafasını kriyojenik merkezde bile tutamıyorum. | Open Subtitles | ليس بإمكاني حتى إبقاء رأس أبي في شركة التجميد بعد الآن |
| Sende annenle aynı gücün, dondurma gücünün olduğunu biliyorum ve sen de onu kullanmaya çalıştığında başına neler geldiğini biliyorsun. | Open Subtitles | أعلم بأنكِ تملكين نفس قدرة والدتكِ وهي قدرة التجميد وأعلم ماحدث لها عندما حاولت استخدام هذه القدرة |
| İskelenin sonundaki cadı, dondurma gücü olan cadı olmayacak. | Open Subtitles | وهو أنّ الساحرة التي ستقف في نهاية الناصية ليست مَنْ تحمل قدرة التجميد |
| Konak bedenle birleşmeden önce dondurma işlemi onu yok etti. | Open Subtitles | عمليه التجميد دمرته قبل ان يكون لها الفرصه بالاندماج مع المضيف |
| kriyojenik dondurma. Ne yapacağımıza karar verinceye kadar onu dondurduk. | Open Subtitles | يمكننا على الأقل احتواؤه عبر التجميد, نجمده ريثما نعرف ما العمل |
| Şimdi, Bir dondurma gücü var tekme ile. | Open Subtitles | والآن، لقد حصلت على قدرة التجميد مع التحويل |
| Ama dondurucu ünitesi bozulduğunda, oradan kaçamadın. | Open Subtitles | ولكن عندما تمزقت وحدة التجميد لم تنجى منها |
| EUGENICS için çalışan çatlak bilim adamları tarafından kullanıIan bir 'dondurucu'dur o. | Open Subtitles | انه مكان التجميد الذي يستخدمه العلماء يعملون على اساليب تحسين النسل |
| Buzdolabının arkasında bir tüp sıvı nitrojen olmalı dondurucu için ben oraya gideceğim. | Open Subtitles | ،حسناً، اسمع .سأذهب خلف تلك الثلّاجة يجب أن يكون ثمّةَ علبةٌ من النتروجين .السائل من أجل التجميد |
| Daha ziyade buz yanığına benziyor aslında. | Open Subtitles | في الحقيقة، تبدو أكثر كحرق ناتج عن التجميد |
| Tahmini merkezde sık kristal matriksleri görünüyor ki bu da, bahsettiğiniz anında Donma senaryosunu destekler nitelikte. | Open Subtitles | هناك قالب متين من الكريستال قريب من المركز, يقترح سيناريو التجميد السريع الذي اقترحته. |
| Şu dondurucudan çıktığımdan beri, geri dönmek istiyorum. | Open Subtitles | منذ اللحظة التي خرجت منها من التجميد علمت بأنني أرغب بالعودة |
| Ama yine de Soğuk ısırması ve renk solması kaçınılmaz. | Open Subtitles | دون علامات على التحلل ولكن مع ذالك تبقى علامات بعد التجميد |
| Şimdiye dek Kriyostaz'dan canlı çıkan ilk kişi. | Open Subtitles | أول شخص على الأطلاق الذي يعود للحياة بعد التجميد |
| Dondurucuyu hallettik. Yarın sonuçları getiririm. | Open Subtitles | حصلنا على جهاز التجميد سأزودك بالتقارير غداً |
| Böyle donmuş bir hâlde yaklaşık altı ay kadar kalırlar. | Open Subtitles | يظلون فى هذا التجميد العميق لمده أقصاها ستة شهور |
| Bu arada, benim tasarladığım Kriyo-oda. | Open Subtitles | غرفة التجميد التي أنا من صممها بالمناسبة |
| Bekle, annemin gücünün zamanı dondurmak olduğunu sanıyordum | Open Subtitles | انتظري، ولكنّي اعتقدت أنكِ قلتِ بأن قدرة والدتنا هي التجميد |
| Çoğu durumda, ceset bir torbaya konularak, Dondurucuda bekletilir. | Open Subtitles | في أغلب الحالات تلف الجثة و من ثم تخزن في حجرة التجميد |