| Bu hadise, Gus ve benim, askere yazılmamızı engelleyecek değil ya! | Open Subtitles | آمل أن هذا لا يؤثر عليّ و جاس في فرص التجنيد |
| Fakat askere yazıldıktan sonra, her şey daha iyiye gitti, Soo-Hyuk sayesinde. | Open Subtitles | ولكن بعد التجنيد , تحسنت حالته كثيراً والفضل يعود لسو هيوك |
| askerlik şubelerinin önünde orduya gönüllü katılım için kalabalıklar birikmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن هناك تدافع بطولى من المتطوعين على مكاتب التجنيد |
| Gözlerim yüzünden. askerlik şubesinde çok çalışıyorum. | Open Subtitles | عيوني، على ما أظن أنا أعمل بجدّ أيضاً في مجلس التجنيد |
| Nehirler ormanın otoyoludur, bunu öğrenmiş olduk, ayrıca en fazla asker alımı nehir civarı köylerden oluyordu. | TED | إذن الأنهار هي الطريق السريع للغابة، وهذا شيء علمناه، ومعظم التجنيد كان يتم في قرى النهر وحولها. |
| Bu e-maili geçen sene Colosseum'un işe alım müdüründen almadınız mı? | Open Subtitles | هل تلقيت هذا البريد الإلكتروني من شعبة التجنيد العام الماضي؟ |
| Bunun anlamı ise, adam toplama modelinin birden daha kapsamlı hâle geldiği. | TED | وما يعنيه ذلك أنه بشكل مفاجئ أصبح نموذج التجنيد أكثر سعة. |
| En sinir bozucu konuşma askere çağırdıkları andı. | Open Subtitles | كَانَ أكثر الحديث غضبا عن التجنيد الإلزامي الجديد |
| Sadece ordunun yenileri askere alma merkezine gidip | Open Subtitles | إنه يوم المظلة أريد العبور على مركز التجنيد التابع للجيش |
| SAVAŞ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ SAYIDA asker GEREKTİRDİĞİNDEN ANAVATANDAKİ askere ALMA ÇABALARI HIZLANMIŞTI. | Open Subtitles | والقوات الكندية كانت في خضم المعارك ولان الحرب تطلبت اعداد غير مسبوقة من الرجال فتم اسراع اجراءات التجنيد داخل البلاد |
| Bu mektubu askere alma subayına ver ve önün açılmış olur. | Open Subtitles | قدم هذا الخطاب الي ضابط التجنيد وسيكون طريقك مفتوح |
| Deniz Kuvvetleri askere Alma Programı'nda yetişmiş. | Open Subtitles | بعد ثمانية أعوام فقط. أهلت لتولي برنامج التجنيد بالبحرية. |
| Sanırım askerlik şubesindeki işi kabul etmemeliydim. | Open Subtitles | أعتقد بأنه لم يكن عليّ قبول تلك الوظيفة في لجنة التجنيد |
| Ona askerlik yoklama heyeti bile bulaşmamıştı. | Open Subtitles | لم يكن له تاثير على مكتب التجنيد كانوا جميعهم ايرلنديين |
| Aralarında komünistler, yerel liderler ve askerlik çağına henüz gelmiş gençler de vardı. | Open Subtitles | الزعماء المدنيون ، وحتى أولئك الذين فى عمر التجنيد |
| İşi bırakabilirsin, hepsini. - askerlik, cinayet falan yok. | Open Subtitles | كفّ عن هذه الأعمال الخرفة، لا مزيد من أعمال التجنيد والقتل المرتزق. |
| 2004'ün başlarında, New Hampshire'da yaptığım bir konuşmada George W Bush'a asker kaçağı demiştim. | Open Subtitles | في بداية 2004،وفي خطاب خلال حدث هامشير الأولّى الجديد أطلقت على جورج دابليو بوش،الهارب من التجنيد |
| Tüm bunlar... elbette asker toplamak için gerekli olabilir. | Open Subtitles | انه أمر ضروري بكل الوسائل عندما يأتي وقت التجنيد |
| Ertesi gün işe alım görevlisine gitseydim. | Open Subtitles | في حال إذا ذهبت أنا إلى مكتب التجنيد في اليوم التالي. |
| Şu küçük adam toplama planında yardım mı istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد مساعدة بخصوص خطة التجنيد الخاصة بك ؟ |
| - Evet majesteleri? Bütün ülkede seferberlik ilan edilsin. | Open Subtitles | سلم ملاحظات التجنيد في كافة أنحاء كل المحافظات |
| Senin halkın bu lanet olası şehri yıkmaya çalışmadıkları zamanlarda sadece askerden kaçıyorlardı. | Open Subtitles | ليس عندما أناسك حاولوا , لتمزيق هذه المدينة اللعينة فقط لتفادي التجنيد العسكري |