| Görüşmeyeli uzun zaman oldu ama seninle konuşmak için gelecektim. | Open Subtitles | أعلم أنه مرت فترة طويلة لكني كنت أنوي التحدث إليكِ |
| seninle konuşmak istiyorum. Daha iyi tanımak istiyorum seni. | Open Subtitles | أريد التحدث إليكِ أريد أن أعرفكِ بشكلٍ أفضل |
| Ama yaşıyorum ve seninle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | لكني على قيد الحياة .. أريد التحدث إليكِ |
| Aslında, Seninle konuşmam gereken bir şey vardı. | Open Subtitles | في الحقيقة , أود التحدث إليكِ بخصوص شيء ما |
| Seninle konuşmam lazım. Ödeme yapabilirim. | Open Subtitles | أنا أريد التحدث إليكِ حقاً, يمكنني الدفع من أجل وقتك |
| Polisi çağıracaktım, ama önce Sizinle konuşmak istedim. | Open Subtitles | كنت سأتصل بالشرطة لكن أردت التحدث إليكِ أولاً |
| Seninle konuşabilir miyim? İş hakkında değil. | Open Subtitles | أيمكنني التحدث إليكِ في مسألة لا تتعلق بالعمل؟ |
| Şehir dışına çıkma. Tekrar konuşmamız gerekebilir. | Open Subtitles | لا تفكري بمغادرة المدينة، فربما سيكون عليّ التحدث إليكِ مجدداً. |
| Bu arada, seninle konuşmak isteyen iki FBI ajanı var. | Open Subtitles | بالمناسبة، هناك عميلان بالمكتب الفيدرالي يريدان التحدث إليكِ |
| Bu arada seninle konuşmak isteyen iki FBI ajanı var. | Open Subtitles | بالمناسبة، هناك عميلان بالمكتب الفيدرالي يريدان التحدث إليكِ |
| Çin konsolosluğundan müfettiş seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | .المحقق من القنصلية الصينية يريد التحدث إليكِ |
| Bilirsin, aslında şu anda seninle konuşmak onunla konuşmaktan daha kolay. | Open Subtitles | أتعلمين , انه من الأسهل التحدث إليكِ عنها الآن |
| En azından seninle konuşmak istemesi iyi bir şey. | Open Subtitles | حسناً ، نحن بخير من ناحية على الأقل يرغب في التحدث إليكِ |
| Artık seninle konuşmak istemiyorum! Hiç kimseyle konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد التحدث إليكِ ، لا أريد التحدث لأي شخص على الإطلاق |
| Evet, izleyicilerimzden bir çoğu seninle konuşmak istiyor. İlk kim aramış, görelim mi? | Open Subtitles | حسناً، أرى من أن كثيراً من مشاهدينا يريدون التحدث إليكِ هل لنا أن نرى من لديه السؤال الأول؟ |
| Fakat Seninle konuşmam lazım sadece bir dakika. | Open Subtitles | حسناً ، أنا نوعاً ما أفعل ذلك ، لكني بحاجة إلى التحدث إليكِ لدقيقة |
| Öyle, fakat Seninle konuşmam gerek. | Open Subtitles | وأنا كذلك، ولكن أريد التحدث إليكِ |
| Anne, bu gece için Seninle konuşmam gerek. | Open Subtitles | أمي، أريد التحدث إليكِ بشأن الليلة |
| Konu Sör Bentley değil, Sizinle konuşmak istediğim Daniel. | Open Subtitles | " الأمر الذي أود التحدث إليكِ بشأنه لا يتعلق بالسيد " بينتلي " ، إنه يخص " دانيل |
| Seninle konuşabilir miyim? İş hakkında değil. | Open Subtitles | أيمكنني التحدث إليكِ في مسألة لا تتعلق بالعمل؟ |
| Şirketle ilgili bir konuda konuşmamız gerek. | Open Subtitles | علينا التحدث إليكِ لدقيقة بشأن عمل الشركة |
| Anne seninle bir dakika konuşabilir miyim? | Open Subtitles | أمي ، هل بإمكاني التحدث إليكِ قليلا ً ؟ |
| Sizinle konuşabilir miyim? | Open Subtitles | هل يمكنني التحدث إليكِ ؟ |
| seninle konuşmalıyım. | Open Subtitles | و أريد التحدث إليكِ إليكما , في الحقيقة |
| Şimdi konuşamam, gitmem gerek. Seni seviyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التحدث إليكِ الآن , يجب أن أذهب أحبك |