| Dondurma, tatlı ya da başka bir şey ister misin? | Open Subtitles | هل تريد واحدة من البوظة من أجل التحلية أم ماذا؟ |
| Sana öğle yemeği getirdim ama görünüşe göre sen tatlı yemişsin. | Open Subtitles | ♪ لقد أشتريت لك الغداء لكن يبدو أنك بالفعل تنوالت التحلية |
| Şimdi, tatlı olarak, dondurma yiyeceğiz bu yüzden, bir süre ihtiyacımız olmayacağı için tatlı kaşığını en üste yerleştireceğiz. | TED | الآن، للتحلية، سنتناول الآيس كريم لذلك سنقوم بوضع التحلية في الأعلى بما أننا لا نحتاج إليها لبعض الوقت. |
| Eğer söylediğimi yapmazsan, tatlıyı unutabilirsin. | Open Subtitles | إذا لم تفعل ما أقوله لك سأحرمك من التحلية |
| Uzun ilişki anlayışın, sevgilinin tatlıya kalmasına izin vermek. | Open Subtitles | فكرتك عن العلاقات طويلة الأمد تكفى حتى تطلب رفيقتك التحلية |
| Eğer turtayı da 40 dakika sonra koyarsan tatlı zamanına dek ısınmış olur. | Open Subtitles | ...و إذا وضعت الفطيرة , فبعد 40 دقيقة ستكون ساخنة في وقت التحلية |
| Bu gece tatlı yapacağım. | Open Subtitles | في الواقع، أنا من يُعد التحلية هذا المساء |
| Kızlar tahmin edin bakalım tatlı için ne yaptım? | Open Subtitles | مرحباً يا فتيات, أحزروا ماذا؟ لدينا شيءٌ مُميز من أجل التحلية |
| tatlı yapmaya başlayalım istiyorum, anne. - Evet! tatlı! | Open Subtitles | إنهــا أمكمـــا ، أريــدنــا أن نبدأ في تنــاول التحلية ، أيتها الأم |
| Böyle konuşursan, yemekten sonra tatlı alamazsın. | Open Subtitles | كلامك غير مهذب لن تتناول التحلية بعد العشاء |
| Böyle konuşursan, yemekten sonra tatlı alamazsın. | Open Subtitles | كلامك غير مهذب لن تتناول التحلية بعد العشاء |
| Artı, tatlı olarak da en sevdiğin şekerlemelerden aldım. | Open Subtitles | و بالاضافة أحضرت لكِ حلواكِ المفضلة من أجل التحلية |
| Belki yemekten sonra tatlı için getirirler. | Open Subtitles | ربما سيتركوني أحصل عليهم في ما بعد من أجل التحلية |
| Ama onlarla tatlı zamanı görüşeceğiz diye planladık. | Open Subtitles | لكن خطتنا كانت على ان أأتي وقت التحلية بعد العشاء |
| Rulo köfte o kadar lezzetliydi ki yemek ve tatlı bir araya getirilmiş gibiydi. | Open Subtitles | شطائر اللحم تلك كانت حلوة المذاق انها كانت كتناول التحلية والعشاء مع بعض |
| tatlı söyleme seçeneğim vardı ve biraz önce canım istemediği için söylemedim. | Open Subtitles | أتتني الفرصة لطلب التحلية لكنني لم أشأ تناولها حينها |
| Eğer tatlıyı önce yersem herkesin aklını karıştırır mıyım? | Open Subtitles | هل أفقدكما صوابكما إذا أكلتُ التحلية أولاً؟ |
| Afedersin, acil durum, tatlıya kadar döner. | Open Subtitles | المعذرةلكنهاحالةطارئة، سأعيدها لك لتتناولا التحلية سوياً |
| Belki Tatlıdan sonra, açabiliriz-- | Open Subtitles | موافق أتعلم، هناك مباراة الليلة .. ربما بعد التحلية يمكننا أن |
| Daha sonra Tatlılar nihayet gelir ve bayanlar da direk lavaboya gider. | Open Subtitles | إذًا التحلية وصلت أخيرًا والسيدات، رهن الإشارة، لينصرفن للمرحاض. |
| tatlıları söyledinde de, uyuşturucuları sorarsın tabii dikkatlice kafamı falan uçururum diye, beni ürkütmeden sorarsın. | Open Subtitles | وعند التحلية , يمكنك أن تسأليني عن المخدرات وعليك ان تكوني حريصة ان لا تريدين ان تخيفينني وتفجرين رأسي |
| Yalnızca tatlımı yiyor ve adamın konuşmasını dinliyordum.. | Open Subtitles | لقد كنت أنتهي من أكل التحلية وأستمع لحديث الرجُل |
| İşlerini bitirdikten sonra tatlını yiyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك الحصول علي التحلية عندما تُنهي عملك |
| Sıra tatlıda. | Open Subtitles | حان وقت التحلية. |
| Lütfen annene tatlının muhteşem olduğunu iletir misin. | Open Subtitles | وفضلاً، أخبر والدتك أن التحلية كانت رائعة |
| Sonra benim evde kalmıştık da tatlımızı yemiştik hani? | Open Subtitles | أتذكرين؟ بت عندي في المنزل وتناولنا التحلية |
| Bak, tatlılarımızı bitirelim ve senin yerine geri dönelim... ve sevişelim ve belki bana gelecektir. | Open Subtitles | اسمع, دعنا فقط ننهي التحلية ونعود إلى منزلك ونحظى بعلاقة وقد يراودني ذلك الشعور |