| Bunca önemli şey olup biterken halimden pek şikayet edemem. | Open Subtitles | أعتقد في المخططِ الكبيرِ من الأشياءِ لا أَستطيعُ التذمر أكثر |
| Tanrım, baban düzgün hareket edemiyor diye bana mı şikayet ediyorsun. | Open Subtitles | اللعنة، تريد التذمر لي بشأن عدم تفكير والدك بالأمور مليّاً؟ أنت؟ |
| Üşengeçliği, neredeyse her konuda şikayet etmesi ama en çokta kan ile ilgili. | Open Subtitles | تتكاسل، التذمر ، بالقرب المستمر علي كل شئ، لكن المزيد والمزيد عن الدماء، |
| Ve ona göre burada şikâyet edilecek tek şey ne biliyor musun? | Open Subtitles | وتعلم ان الشىء الوحيد الذى يفكر فيه هو هو التذمر على |
| Sızlanmayı kesin. Ne dediğinize bir bakın. | Open Subtitles | كفوا عن هذا التذمر اللعين، ماهذا الذي تقولونه؟ |
| dırdır etmeyi kes. Kimse seni bir şey almaya zorlamıyor. | Open Subtitles | توقف عن التذمر لم يجبرك أحد على شراء أي شيء |
| O zaman tekrar değişip mızmızlanmayı bırak. | Open Subtitles | إذًا فعد لطبيعتك فحسب، وتوقّف عن التذمر حيال ذلك. |
| Yarım milyon yorumda en çok neyden şikayet edilmiş, biliyor musun? | Open Subtitles | أكثر من مليون مشاهدة أتعلم ماهو التذمر الأكثر انتشارا حتى الآن؟ |
| Şimdi, bu konuya şikayet etmek için veya sempati kazanmak için geri dönmedim. | TED | أنا لا أقوم بطرح هذه الاسئلة من باب التذمر أو لإثارة أي نوع من التعاطف، |
| Glasnost herkese şikayet etme hakkı veriyor ama yeterli ayakkabı da üretmiyor. | Open Subtitles | الجلاسنوست اعطت الجميع الحق فى التذمر و القاء التهم لكنها لم تصنع المزيد من الاحذيه |
| Fena değil,şikayet edemem.Senin? | Open Subtitles | ليست سيئة, لا أستطيع التذمر. ماذا عنكِ ؟ |
| Buraya geldiğimden beri, şikayet edip inlemekten başka hiçbir şey yapmadın. | Open Subtitles | لم تفعل شيئ سوى التذمر منذ وصولي إلى هنا |
| Ama bu benim hayatım. Şimdi şikayet etmeyi bırak ve yemeğini ye. | Open Subtitles | الآن توقف عن التذمر وتمتع بوجبتك اللعينة. |
| Sidney, artık partiye sen de dâhilsin. şikâyet etmeyi bırak da kahrolası işini yap. | Open Subtitles | سيدني أنت في الحفلة الآن توقف عن التذمر و قم بعملك |
| Çok şanslısın tüm gezegenlerde istenebilecek her şeye sahip olduğun halde tüm yaptığın, bu aile hakkında şikâyet etmek. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة جداً لديكِ كُلّ شيءُ في العوالمِ ما يمكن ان تتمنيه وكُلّ ما تفعليه هو التذمر من هذه العائلةِ |
| İki sene boyunca Diego'ya şikâyet ettikten sonra nihayet durdu ve şöyle dedi: | Open Subtitles | و في النهاية بعد سنتين من التذمر لدييغو يتوقف و يقول |
| Sızlanmayı bırak ve bu pisliği uzak tut benden! | Open Subtitles | توقف عن التذمر ضع قذوراتك المخنثة بعيداً عن طريقي |
| Sızlanmayı bırak, Myrna, git de kendine gözlük al! | Open Subtitles | توقفي عن التذمر يا ميرنا إذهبي وأشتري لنفسك نظارات |
| Aynen öyle. Şu andan itibaren dırdır etmeyi bırakacağım ve daha geniş bir olacağım. | Open Subtitles | بالضبط ، ومن الآن سأتوقف عن التذمر وأحضى بالمرح |
| Eğer dırdır etmek olimpik bir spor olsaydı, Halam altın madalyayı alırdı. | Open Subtitles | اذا كان التذمر لعبة اولمبية ، فان خالتى فولا كانت لتحصل على الميدالية الذهبية |
| mızmızlanmayı bırakın da doğrayın. | Open Subtitles | توقّفن عن التذمر أيتّها الفتيات. |
| Uğultu hâlâ orada. | Open Subtitles | التذمر ما زال هناك |
| Sikerim ayakkabılarını. Zırlamayı kes. | Open Subtitles | -انا لا أهتم بحذائك الجديد توقف عن التذمر |
| Patronumdan şikâyetçi olamam. Şu an burada. | Open Subtitles | لا يمكنني التذمر من رئيسي فهو هنا بالفعل |
| - şikayet etmeyi seviyorum. | Open Subtitles | -احب التذمر -توقفوا عن هذة المسخرة |
| Homurdanmayı kes artık. Homurdanan ben değilim. | Open Subtitles | تعلم ، بالحديث عن التذمر معدتي بدأت بالتذمر |