| Hikaye ortaya çıkarsa, sorular sorulmaya başlar. | Open Subtitles | إذا انتشرت تلك الحادثة ستثير الكثير من التساؤلات |
| Sizlerle, sorular uyandıracağı kesin olan uzman gözlemleri paylaşmak üzereyim. | Open Subtitles | أنا على وشك أن أشاطركم بعض ملاحظات خبير التي تثير التساؤلات بوضوح. |
| Bu yayıldığında kafalarda cevap verilmesi gereken sorular yaratacak. | Open Subtitles | بمجرد أن تنشتر القصة لدى العامة ستثير التساؤلات والتى لن تختفي حتى نجيب عليها |
| Onlar da halk tarafından pek çok soru sorulmasına sebep olur. | Open Subtitles | مما سيثير الكثير من التساؤلات بين السكان. |
| Ve o soruları cevaplayabilecek herkes öldü. | Open Subtitles | و كل شخص يستطيع الإجابة على هذه التساؤلات أختفى |
| Pek çok sorunuz olduğunu biliyorum... ama şimdilik tek istediğimiz şey... | Open Subtitles | أعرف بأنّه هنالك الكثير من التساؤلات ولكن للوقت الحالي، لنبق صامتين |
| Bu sığ tarihin önümüzdeki bin yılda karşımıza çıkacak bütün sorulara cevaplarımız olduğunu kimseye önermemesi gerekir. | TED | هذا التاريخ الضحل لا يجب أن يوحي لأي شخص أننا نملك كافة الإجابات على كافة التساؤلات التي تواجهنا عبر آلاف السنين |
| Ama hale yanıt bekleyen sorularım var. | Open Subtitles | ولكن ما زال لدي كل هذه التساؤلات بدون إجابة |
| Onların bu davranışlarının, senin sadakatin hakkında bazı sorular doğuracağını eminim anlıyorsundur. | Open Subtitles | أنا على يقين تام بأنكِ تفهمين بأن تصرفاتهم يثير لنا بعض التساؤلات حول مدى ولائكِ |
| Bu akşam cevaplardan daha çok sorular var. | Open Subtitles | هناك العديد من التساؤلات ، الليلة * أكثر مما توجد إجابات |
| Aynı adam lotoyu ikinci kez kazanırsa ortalıkta sorular uçuşur malum. | Open Subtitles | - أتعلم كم عدد التساؤلات التي ستحدث إن فاز نفس الشخص باليانصيب مرتين؟ |
| Sorumluluk Ofisi, Neal Caffrey gibi bir sanat hırsızına el koyunca sorular geliyor. | Open Subtitles | لأن إستغلال مصادر مكتب المسؤولية المهنية لأجل (نيل كافري) لِص الفُنون يثير التساؤلات |
| Son zamanlarda okula pek gelemedin ve sen okulda olduğun zamanlarda ortalıkta şüpheli sorular dolaşıyor. | Open Subtitles | كثيراً ما كنت تغيب ...في الآونة الأخيرة وعندما تكون هنا في المدرسة هناك بعض التساؤلات السلوكية |
| Bu, bir sürü soruya sebep olabilirdi. | Open Subtitles | سيقوم بطرح الكثير من التساؤلات. |
| - Biliyorsun, bunlar sorulara sebep oluyor. | Open Subtitles | تعلم.. إن ذلك يثير بعض التساؤلات. |
| Ama insanlara Ray'in hayatta olduğunu söylersen bu birçok soru sorulmasına sebep olur. | Open Subtitles | ولكن إذا أخبرتي الناس أن (راي) مازال حيًا، سيثير ذلك التساؤلات |
| Bu insanlar öldürmeye yatkın mı soruları da cevaplanmış oldu. | Open Subtitles | ها قد تمت الإجابة . عن كل التساؤلات حول ما إن كانت نيتهم القتل أم لا |
| Muhasebe ile konuştu ve 2009 vergilerinizle ilgili bazı soruları var. | Open Subtitles | لقد تحدث إلى قسم المحاسية ولديه بعض التساؤلات عن بيان الأجور و الضرائب خاصتك لعام 2009 |
| - Ancak benim... düşüncelerimle ilgili önemli soruları var. | Open Subtitles | لديه بعض التساؤلات العميقة عن آلهاتي مع ذلك |
| Birçok sorunuz olduğunu biliyorum ve cevapları bulabilmek için çok çabalayacağım fakat şimdi, Candlewick'e dönmeniz çok önemli. | Open Subtitles | أعلم بأنّ لديكم الكثير من التساؤلات و سأحاول جاهداً الإجابة عنها لكن بالوقت الحالي أظنه من المهم أن تعودوا إلى الفندق |
| Steroidlerin yasaklanmasına dair sorunlardan biri bu sorulara yanıt verecek türde araştırma yapmanın imkansız olması. | Open Subtitles | --أحد مشاكل حظر السترويد هي أنه من المستحيل القيام بهذا النوع من البحث الذي سيجيب على هذه التساؤلات |
| Aslına bakarsan, TOM, hala bazı sorularım var. | Open Subtitles | بالحقيقه ,توم, لازال لدى بعض التساؤلات |
| Burada olmanın en ama en muhteşem yanı sizlerin soracağı soruların benim kendi kendime soracaklarımdan çok daha farklı olacaklarını bilmem. | TED | و الأمر الرائع في وجودي هنا هو انني أكيدة أن التساؤلات التي لديكم مختلفة تماماً عن الأسئلة التي استنبطتها بنفسي |