| Ve bana göre, bu verdiğim örnek, oto koltulkarıyla benzerlik taşımakta. | TED | وهذا ، بالنسبة لي ، هو وجه التشابه مع مقاعد السيارة |
| Bu veriyi profesyonel bir sürücüden elde ettiğimiz veri ile karşılaştırdığımızda benzerlik kesinlikle inanılmaz. | TED | قارنّا تلك البيانات مع التي نقوم بتسجيلها من سائق محترف، ووجدنا التشابه واضحا بشكل قاطع. |
| Bu yüzden, bir sonraki adımımız bu benzerliği vurgulayan genetik varyasyona bakmaktı. | TED | وبالتالي فإن خطوتنا التالية هي مراقبة التنوع الجيني خلف هذا التشابه. |
| Yüksek itibar, yüksek benzerliği yener. | TED | السمعة العالية تتغلب على التشابه الكبير. |
| İnsan ve insan olmayan memeliler arasındaki mimik karşılaştırmaları, yüz kaslarının yapısı ve hareketlerinde benzerlikler olduğunu gösterdi. | TED | مقارنة تعبيرات الوجه بين البشر والثدييات غير البشرية كشفت أوجه التشابه في بنية وحركة عضلات الوجه. |
| Bunun nedeni 1999'daki Wade Crewes cinayetleriyle olan esrarengiz benzerlikleri olmasın? | Open Subtitles | هل هذا بسبب التشابه الغريب لجرائم وايد كروز في عام 1999؟ |
| Sonuç olarak, benim görüşüm sadece tahmine dayanabilir... ve bu tahmin, sadece benzerlik ve davranış biçimi ile kesinleşebilir. | Open Subtitles | لذلك فإن حكمي سيكون مجرد رأي وهذا الرأي معتمد فقط على التشابه وطريقة التصرف |
| Evet. benzerlik, balmumu-heykel galerisi için bile fazla iyi. | Open Subtitles | نعم ، التشابه جدير بما يكفي للعرض في متحف للتماثيل الشمعية |
| Hele benzerlik sandığından fazlaysa. | Open Subtitles | خاصة إذا كان التشابه العائلي ذهب أكثر عمقاً مما تعتقد. |
| Bir benzerlik gördüm sandım. | Open Subtitles | . نبحث عن قريب للطفلة . أعتقدت أننى رأيت بعض التشابه |
| Ya tuhaf benzerliği göremiyorsunuz, ya da annemin baskı altında olduğunu ima ediyorsunuz. | Open Subtitles | إما أنكِ لا ترين التشابه الغريب أو أنكِ تقصدين أنها مجبرة على الأمر أو شيئاً من هذا |
| Ve bu sayılar arasındaki benzerliği, özellikle iki ve üç rakamlarındaki benzerliği görebilirsiniz. | Open Subtitles | ويمكنك رؤية التشابه بين هذه الأرقام لاسيّما بين العددين، اثنين وثلاثة لو قلبتها جانباً |
| Tek benzerliği onların yüzündeki gülümsemeler. | Open Subtitles | كانَ التشابه الوحيد هو الإبتسامة على وجوههم |
| Bizim davayla benzerliği tesadüf olamaz. | Open Subtitles | التشابه في قضايانا لايمكن أن يكون محض صدفة. |
| Yine keşfettik ki dinleyenin ve konuşanın beynindeki benzerlikler ne kadar güçlü ise, iletişim o kadar iyidir. | TED | ووجدنا أيضاً الأكثر قوة هو التشابه ما بين دماغ المستمع ودماغ المتحدث، الأفضل هو التواصل. |
| Sen ve şu resimdeki adam arasında bazı benzerlikler var. | Open Subtitles | هناك بعض التشابه بينك وبين الرجل في تلك الصور |
| Fiziksel benzerlikler rağmen, Ayiana'nın kimyası bizimkinden farklı. | Open Subtitles | عل الرغم من التشابه الخارجي كيمياء الدماغ لدى أيانا مختلفة عنا |
| Bazı zamanlar bizim Tanrı'mız ve oğluyla olan benzerlikleri fark etmiyor değildim. | Open Subtitles | وأحيانًا لا يُمكنني منع نفسي من ملاحظة بعض التشابه مع إلهنا وابنه. |
| Prens Charles'ın, Nicole Kidman'la bazı benzerlikleri var. | TED | الأمير تشارلز يمتلك بعض أوجه التشابه مع نيكول كيدمان. |
| Bence bu konuda haklı değildi. Bence ikimiz arasındaki tek benzer nokta | TED | لا اعتقد انه كان مصيباً في هذا اعتقد ان التشابه الوحيد الذي كان بيننا |
| ikiniz çok benziyorsunuz. | Open Subtitles | كلاكما تملكان الكثير من التشابه مثير للاهتمام |
| Burun estetiği ve bayağı bir kilo farkından sonra sana olan benzerliğini farkedebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تري التشابه اذا نظرتي للماضي عملية تجميل الأنف وخسارة وزن 70 باوند |
| Ama bana bu aşağılayıcı bakışlarla bir daha baktığın zaman, ne kadar benzediğimizi anlayacaksın. | Open Subtitles | ولكن في المرة القادمة التي تنظر في وجهي مع مثل هذا الازدراء في عينيك، عليك أن تنظر في مدى التشابه نحن |
| Van Gogh'un sakin dönemlerinden kalma, bir pipoyla kendi portresinde bu benzerlikten eser bulunamadı | TED | صورته الذاتية مع غليون، من فترة أهدأ في حياة فان غوخ، لم تظهر هذا التشابه. |
| Aradaki ilişkiyi sadece benzerliklere bakarak belirleyebilirsiniz. | TED | يمكنك فقط تحديد القرابة عن طريق النظر الى التشابه |
| Ancak Bayan Tavares ile Karındeşen'in kurbanlarının... yaraları arasında ki simetriye dikkatinizi çekmek isterim. | Open Subtitles | ولكني أهنئك علي ملاحظه التشابه بين جروح الانسه تفارس وجروح ضحيه السفاح |
| Bu tuhaf benzerliğe rağmen, o şişman, kıllı bir maçoydu | Open Subtitles | على الرغم من التشابه الغامض بينكم إلا أنه كان سمينا ومفتول العضلات وذو شعر |
| Aynı kökenden geliyor olabiliriz ama başka bir benzerliğimiz yok. | Open Subtitles | هذا واضح. ربمانكوننفسالجنس، لكن ينتهي التشابه بذلك. |