| Telefonumda tuhaf bir parazit var. | Open Subtitles | ولقد حدث بعض التشويش على تليفونى عندما كنا هناك |
| Elektro manyetik parazit I.Ö.H'yi etkilerken mi? | Open Subtitles | مع كل هذا التشويش الإلكترومغناطيسي لجهاز العبور؟ |
| Şehir ziyaretçilerden dolayı çok kalabalık. Bu yüzden bir çok karışıklık oluyor. | Open Subtitles | المدينة مزدحمة بالزوار, ويحدث الكثير من التشويش |
| İyi niyetimin bir göstergesi olarak, size ışınlama bozucu kodlarımızı yolluyorum. | Open Subtitles | وللدلالة على حسن نيّتنا سأرسل لكم رموز التشويش |
| Düşündük ki, bütün bu hormon karışıklığı arasında, sahip olduğu erkek organlarını çıkarmanız kolay olabilir. | Open Subtitles | أعتقدنا أن وجود التشويش الهرموني فقد يكون أسهل عليها إن قمنا بإزالة الأعضاء الذكرية التي تملكها |
| Gece geç vakitlere kadar vicdanımı sorguladım sırf bu karışık durumdan çıkayım diye. | Open Subtitles | إستجوبت ضميري خلال الساعات العميقة من الليل فقط للصحوة في التشويش الأعظم دعني أَذهب هم ينتظرونني للرقص |
| Güvenlik kameralarını bozmaya çalıştılar, ama sinyal bozucuyu tersine çevirmeyi başardım. | Open Subtitles | حاولوا التشويش على كاميرات الأمن لكني تمكنت من عكس إشارة التداخل |
| - Sadece parazit! - Aktrisin anahtarı nerede? | Open Subtitles | ـ سـيء، لا شيء غير التشويش ـ أين مفتاح الممثلة؟ |
| Bir şey anlaşılmıyor. Çok parazit var. | Open Subtitles | لم أستطع فهم ما يقولون يوجد الكثير من التشويش |
| Bir parazit gibi duyulacak ama kaydedin. Çünkü tercüme edebilirim. Tamam mı? | Open Subtitles | ستبدو الرسالة كصوت التشويش ، لكن لاتمسحوها،لأننيسأقومبترجمتها. |
| ShipwayWhitman üzerinde pek çok karışıklık var. | Open Subtitles | هناك الكثير من التشويش أكثر من شيبواي وويتمان |
| Öyleyse Dr. Jekyll kafanızda bir karışıklık yaşadığınız söylenebilir mi? | Open Subtitles | لذلك أنا افهم أنك كان عندك لحظة من التشويش |
| Bütün o karışıklık içinde arkadaşına yardım etmek için bir sürü fırsatı oldu. | Open Subtitles | كلّ ذلك التشويش كان عنده فرصة لمُساعدة صديقه |
| bozucu kodlarını etkisiz kıldım, ama fark etmeleri sadece zaman meselesi. | Open Subtitles | لقد أبطلت كود التشويش أنها مسألة وقت قبل أن يعيدوه |
| Onların sistemleri de bizim gibi etkilenir, buna ışınlama bozucu teknolojileri de dahil. | Open Subtitles | ,أنظمتهم ستتأثر بنفس الطريقة التي لدينا بالإضافة لتقنيات التشويش |
| Kusma, zihin karışıklığı ve bilinç kaybı olup olmadığını izle, tamam mı? | Open Subtitles | إنتبهي من التقيّأ، التشويش وفقدان الوعي، حسنا؟ |
| Bu maskeyi takmaya devam ettiğin sürece kafam karışık olacak. | Open Subtitles | عليك ترك ذلك القناع لانه يحدث لي التشويش |
| Alarmı tetikleyeceğiz yedek sistem uyarı sinyalinin yönünü değiştireceği zaman bu sinyal bozucuyu çalıştıracağız. | Open Subtitles | نقوم بابطال الانذار ثم نقوم بتفعيل جهاز التشويش هذا بينما يقوم النظام الاحتياطي باعادة توجيه اشارة الانذار |
| Sakız çiğnemek Jammer etkisi yapacak ve dalgaları engelleyecek. | Open Subtitles | ان مضغ العلكة سيسبب التشويش و سيمنع الموجات |
| Bütün bu aksesuarlar benim kafamı karıştırmak için yeterliydi. | Open Subtitles | كشخصيه حقيقيه و ليس كسمكة رنجه حمراء تسبب لى الحيره و التشويش |
| Özür dilerim, Sarah, ama görünüşe göre Çavuş Rand karıştırıcı bir cihazı çalıştırdı. | Open Subtitles | قد نشط نوعا من أجهزة التشويش نحن بحاجة إلى أن نرى ما يحدث هناك |
| Savunmalarını bozmak için buna ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن في حاجة إليها من أجل التشويش على دفاعاتهم |
| Bugün nereye gidersem gideyim, bu paraziti duyuyorum. | Open Subtitles | كل مكان اذهب اليه اليوم انا اسمع هذا التشويش |
| Bir nedenden dolayı bir çeşit garip Statik alıyorum. | Open Subtitles | من أجل سبب ما أحصل على نوع غريب من التشويش |
| Ama güç kaynakları yoksa sinyal kesici aleti nasıl çalıştırabilirler? | Open Subtitles | ولكن، إذا لم يكن لديهم طاقة... كيف بمقدورهم تشغيل جهاز التشويش |
| Ben de bu frekans bozucuyla kontrol odasından kapatma işini hallederim. | Open Subtitles | وسوف أتولى اغلاق التردد بواسطة التشويش |
| Bir el daha sıkmaya çalıştı fakat tutukluk yaptı. | Open Subtitles | حاول رمي آخر، ولكن مسدسه التشويش. |