| İzin belgesini, krediyi ve diğer şeyleri alabileceğimden emin değilim. | Open Subtitles | لست متأكدا من أنني سأحصل على التصريح والقرض وكل شيء |
| Tanıkla görüşmek istiyorsun. Ve izin almak için Bölge Savcısı'nın peşinde dolanmak istemiyorsun. | Open Subtitles | تريد التحدث مع الشاهد, ولا تريد خوض كل ذلك الطريق للحصول على التصريح |
| Size tüm radar ekranlarımıza tam erişim izni vermeye yetkim var. | Open Subtitles | تم التصريح لي بأن أمنحكم ولوج كامل لشاشات الرادار الخاصة بنا |
| Sormayın bile, buna Yetki veremem. | Open Subtitles | انه خارج المناقشة لا يمكنني التصريح بذلك |
| Bu haftaki okul gezisi için izin kağıdımı imzaladın mı? | Open Subtitles | هل وقعتِ بطاقة التصريح الخاصة بي للرحلة الميدانية هذا الأسبوغ؟ |
| İzin verin Majesteleri onları yolumuzdan çekeyim. | Open Subtitles | أعطنى التصريح يا مولاتى و سوف أجليهم من الطريق |
| Verdiğim izin sadece bu korkunç olayı telafi etmek içindi. | Open Subtitles | إن التصريح الذى منحته لتعويض بسيط عن هذه الجريمة |
| START antlaşması dostlarımız işimizi yapmamıza izin verdi mi? | Open Subtitles | هل أعطانا أصدقائنا التصريح لنقوم بعملنا بعد؟ |
| Önder gemi yaklaşmak için izin istiyor, efendim. | Open Subtitles | سفينة الدليل تطلب التصريح للهبوط جانبا , سيدي |
| Filmde teröristler izin belgesini Gizli Servis'teki bir dönekten almıştı. | Open Subtitles | في الفيلم الصحفي حصل التصريح من عميل خائن |
| Size tüm radar ekranlarımıza tam erişim izni vermeye yetkim var. | Open Subtitles | تم التصريح لي بأن أمنحكم ولوج كامل لشاشات الرادار الخاصة بنا |
| Uçuş kontrol ... araç dışına çıkma-- yani ayda yürüme izni verdi-- beklenenden çok daha önce, saat akşam 9:00 . | Open Subtitles | مركز التحكم أعطى الإذن لرائدي الفضاء بالبدء في الأنشطة خارج العربة و هذا هو التصريح بالسير على القمر |
| Senden ben ve ekibim için bir açık beyin ameliyatı yapma izni isteyeceğim. | Open Subtitles | سأطلب منك التصريح لفريقي بأداء عملية مخ مفتوح |
| Bu nedenle Chulak'a dönüp oğlunu ... geri getirmeniz için Yetki veriyorum. | Open Subtitles | لذلك قررت التصريح بمهمة للذهاب لشولاك والسماح بإعادة إبنك |
| Çocuğuna ismiyle hitap ediyor ve hayatındaki rolünü söylerken kısa ve direkt bir ifade kullanıyor. | TED | التصريح قصير ومباشر، دعوة الطفلة باسمها وتقبل دوره في حياتها. |
| Bunu alamam George. Yalnızca CTU müdürünün böyle erişim yetkisi vardır. | Open Subtitles | لا يمكنى ان استملها يا جورج المدير هو فقط من يمتلك هذا التصريح |
| Sosyal temsilcisinden onay almadan aile mahkemesine hiç gitmemeliydi yani benden. | Open Subtitles | أنظر, لم يشدر بها أبداً أن تصل للمحكمة العائلية.. بدون التصريح من العامل الإجتماعي موقّعاً على القضية, وهذا أنا. |
| İçki kurulundan askıdaki tam pansiyon yetkinin geçici iznini ve meclis incelemesi aldım. | Open Subtitles | حصلتُ لك على موافقة مؤقتة من مجلس الخمور بإنتظار التصريح الكامل واستعراض المجلس. |
| O yetkiyi almak ne kadar sürer, efendim? | Open Subtitles | كم سيتطلب من الوقت للحصول على هذا التصريح سيدي؟ |
| Önemli değil Spencer. Burada yetkili benim. | Open Subtitles | حسنا يا سبنسر, هل التصريح له علاقة بزوجك ؟ |
| Tamam, soruşturmayı durdururuz, ama açıklama işini bilemem. | Open Subtitles | حسناً، يمكننا إلغاء التحقيق ولكننى لست واثقاً بشأن التصريح |
| Kütüphanede okuduğum anayasa kitabına göre, arama izniniz yoksa işinizi kaybedebilir hatta federal hapishaneye bile girebilirsiniz. | Open Subtitles | حسب القانون الدستوريّ الذي قرأتُه في المكتبة.. بغير التصريح, يمكن أن تخسرا عملكما أو حتى ترميان في السجن. |
| Marvin'le izinleri farklı olan, aynı güvenlik kartını mı taşıyorsunuz? | Open Subtitles | هل يحمل نفس البطاقة الأمنيّة مثلك، وإنّما مع التصريح المطلوب؟ |
| Yalan söylemediğimi biliyorsun. Erişim yetkisini sana veremem. | Open Subtitles | تعلمين بأنني لا أكذب لا أستطيع إعطاؤكِ التصريح |
| Daha iyi anlayabilmenizi düşündüğüm için, bu açıklamayı yapıyorum. | Open Subtitles | على الأرجح أنّه أمرٌ مفيدٌ لكم لو فهمتم .كيف أتيت للإدلاء بهذا التصريح |