| - Acele edelim, takviye kuvvetler yolda. - Nereden biliyorsun? | Open Subtitles | من الأفضل أن نسرع، أعتقد بأن التعزيزات الثقيلة في طريقها |
| Pontus cephesinden takviye kuvvetler geliyordu ve isyancıların şevki ve safları bozulmaya başlamıştı. | TED | كانت التعزيزات الرومانية عائدة من حروب بونتيك، وكُسرت صفوف الثوار ومعنوياتهم. |
| takviye bir gün içinde gelecektir. | Open Subtitles | وهذا ، على افتراض وصول التعزيزات في الوقت المناسب |
| Benimle, binanın doğu bölümünde destek kuvvetle birlikte buluşmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تقابلني عند الجانب الشرقي من المبنى ومعك التعزيزات |
| Akıncılar görüldüğünde destek birlikleri gelene kadar, ateş ve duman sinyalleri kuleleri arasında gidip gelirdi. | TED | عند رؤية الغزاة، إشارات النار و الدخان تنقلت بين الأبراج حتى تصل التعزيزات العسكرية. |
| Teröristler bize saldırıyorlar. Derhal Desteğe ihtiyacımız var! | Open Subtitles | .نحن نتعرض للهجوم من الإرهابيين نريد التعزيزات فوراً |
| Webb'in takviye birliği gelir ya da gelmez gelmezlerse, kale Fransızların eline geçer. | Open Subtitles | إن لم تصل التعزيزات سيسقط الحصن بيد الفرنسيين |
| takviye göndermesi gerektiğini bilmediği kesin. | Open Subtitles | وهو بالتأكيد لا يعلم بأمر إرسال التعزيزات |
| Kraliçe olarak harekete geçmelisiniz! Fransızların daha fazla takviye birliği göndermesini istemiyorsanız! | Open Subtitles | بينما أنتي تفعلين ذلك وأنتي راضية بالأنتظار فإن الفرنسييون سيرسلون المزيد من التعزيزات |
| Planımız, General Hammond takviye göndermeden önce havaya uçurmak. | Open Subtitles | الخطه هى تفجيرها قبل ان يرسل الجنرال هاموند التعزيزات |
| Ağır takviye birlikleri çıkarmak isteselerdi çıkaracakları yer orası olurdu. | Open Subtitles | لو أرادوا جلب التعزيزات الضخمة إذن ماذا سيفعلوا بها |
| Hiçkimse cephane ve takviye olmadan sürekli zafer kazanarak ilerleyemez. | Open Subtitles | لا يستطيع أحد الإستمرار مُنتصراً إلى الأبد بدون ذخيرة أو أيّ نوع التعزيزات |
| takviye çağırmamız gereken ... durum olursa... | Open Subtitles | انة ال اس ام بى ان نطلب التعزيزات عندما يكون الموقف |
| destek birlikleri yolda. Kapıları kapatın! Kimseyi burakmayın. | Open Subtitles | التعزيزات بالطريق اوصدوا الابواب ولاتسمححوا لأحد بالخروج |
| On dakikaya kadar çıkmazsam, destek yolla, tamam mı? | Open Subtitles | إذا لم أخرج .خلال عشرة دقائق .. أرسل التعزيزات |
| Yapabilirsen, destek kuvvet gelmeden önce jeneratörü havaya uçur. | Open Subtitles | لو تستطيعين تفجير المولد قبل وصول التعزيزات |
| Gidince de destek sağlayacağız. | Open Subtitles | وسنحصل على كل التعزيزات عندما نصل الى هناك |
| Ona yardım edebiliriz. Ama geçide gidip destek almamız gerek. | Open Subtitles | نحن نستطيع مساعدتهم,لكن لابد أن نذهب الى البوابة لنجلب بعض التعزيزات هنا |
| Kumandan, 713 destek gönderiyor. Şu an yoldalar. | Open Subtitles | قائدي، 713 أرسل التعزيزات في الطريق ما موقفكَ؟ |
| Ne basına, ne Desteğe gerek var. Dürüstlüğe bile gerek yok. | Open Subtitles | لا تحتاج الصحافة أو التعزيزات بل المال |
| Golan Boğazı'nda gizlenen Takviyeler olma ihtimali de oldukça yüksek. | Open Subtitles | هناك احتمال كبير أن التعزيزات مختبئة في سهول الجولان |
| Desteğin gelmesinden ümit kestiğimizin farkındayım. | Open Subtitles | أنا أعلم إننا لم نكن نتوقع التعزيزات. |
| Senin getirdiğin takviyeleri beklediler. | Open Subtitles | ننتظر التعزيزات التي أحضرتموها |