| HM: Eh, içsel motivasyon Öğrenmek olmalıdır. | TED | هيكي: حسناً، الحافز الجوهري يجب أن يكون التعلّم. |
| Ancak onlardan öğrenebiliriz ve Öğrenmek zorundayız da. | TED | ولكن نستطيع التعلّم منهم وعلينا التعلّم منهم. |
| Bu, negatif uyarının öğrenme sürecine etkisini ölçen bir deney. | Open Subtitles | هذه تجربة تفحص كيف أنّ التعزيز السلبي يؤثر على التعلّم. |
| Ödüle dayalı öğrenme süreci, pozitif ve negatif teşvik olarak adlandırılır ve şu şekilde devam eder. | TED | عملية التعلّم هذه المبنية على المكافأة وتُسمى التعزيز الإيجابي والسلبي، وتبدأ أساساً بما يشبه هذا. |
| Ama ben çabuk öğrenirim. | Open Subtitles | لكني سريعة التعلّم. |
| Okumayı her zaman öğrenebilirsin. | Open Subtitles | حتى لو أنك لاتجيد القراءة بإمكانك التعلّم |
| Ciddiyim. Bu kez gerçekten Öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | لقد كنت جادّة ، أردت حقاً التعلّم تلك المرّة |
| Eğer Öğrenmek istersen, öğretecek çok şeyim var. | Open Subtitles | لديّ الكثير لأعلمه، إن كنتِ تريدين التعلّم |
| Ve bunlara katlandım, çünkü bir şeyler Öğrenmek ve bir gün beni terfi ettireceğine inanmak istedim. | Open Subtitles | وأتكيف مع ذلك، لأنني أريد التعلّم وأؤمن أن يوماً سترقيني |
| Öğrenmek istediğini söylüyorsun, ama bir şey engel oluyor. | Open Subtitles | تقولين أنّك تريدين التعلّم لكنْ هناك ما يعيقك |
| MS: Öğrenmek. HM: dünyayı tanımak için. | TED | مايكل: التعلّم. هيكي: ليعرف العالم. |
| Hayatlarını iki alan hâlinde tasarlayarak yaşıyorlar: öğrenme alanı ve performans alanı. | TED | حيث يقسم هؤلاء معظم أوقاتهم بشكل هادف بين أمرين: منطقة التعلّم ومنطقة الأداء. |
| öğrenme alanı, kendimizi geliştirdiğimiz zamandır. | TED | منطقة التعلّم حيث يكون هدفنا إحراز تقدم. |
| Bu sınıflarda 5 ve 25 arası öğrenci var, bu öğrenciler öğrenme ve gelişimleri için kültürlü bir eğitmen tarafından destekleniyorlar. | TED | هذه الفصول بها من خمسة وحتى 25 طالب، ويتم دعمهم عن طريق أستاذ مساعد عام من أجل التعلّم والنمو. |
| Bir kişinin ömür boyu öğrenme ve deneyimi tek bir kitap içine sığabilmekten çok daha fazladır. | TED | عمر كامل من التعلّم واكتساب الخبرات هو أكبر بكثير من أن يوضع في كتاب |
| Ayrıca çok da çabuk öğrenirim, Bay Sackett. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنّي سريع التعلّم (سيد (ساكيت |
| Okumayı her zaman öğrenebilirsin. | Open Subtitles | حتى لو أنك لاتجيد القراءة بإمكانك التعلّم |
| Eğer olursan, hatalarından ders almayı öğretmek için burada olacağım. | Open Subtitles | حسناً، إن فشلت، سأكون هناك لأساعدك في التعلّم من أخطائِك |
| Burada bakacağımız nokta öğrenmeye eğitimsel kendini örgütlemenin bir ürünü olarak bakmak. | TED | اعتقد ان ما يجب النظر فيه هو التعلّم كناتج لتنظيم التعلم الذاتي |
| Eğer öğrenmeyi reddedersen eğer dinlemezsen sana öğretemem. | Open Subtitles | الإستماع أو التعلّم ترفضين كنتِ إذا أعلمكِ أن يمكنني لا |
| Ve bu durum, dünyanın odağının sadece sınıflarda kaç kişi olduğunu, saymak yerine, kaç öğrenen olduğunu saymaya okullu olmak yerine, öğrenime yönelmesi gerektiğini anlamamızı sağladı. | TED | وتلك هي الطريقة التي اكتشفنا بها أننا بحاجة لتغيير تركيز العالم من التعليم إلى التعلّم. من مجرد حساب عدد الطلاب في الفصل إلى عدد من يتعلمون منهم في الواقع. |
| Çok güçlü değil, ama çabuk öğreniyor. | Open Subtitles | , ليس قوياً الآن لكنهُ سريع التعلّم |
| O derecede yetenekli bir adamdan hepimiz çok şey öğrenebiliriz. | Open Subtitles | أعتقد أنّنـا جميعاً بإمكـاننـا التعلّم من رجل ذو مواهب واضحة |
| öğrenebilme, düşünebilme ve iletişim kurabilme yetisindeki çocuklar gibi olabilirlerdi. | Open Subtitles | قادرة على التعلّم والتفكير والتواصل. |