| Fakat bitkiler de aynı şekilde çalışır, böcekler de aynı şekilde çalışır ve bu Elma da aynı şekilde çalışır. | TED | لكن النباتات تعمل بنفس الطريقة والحشرات تعمل بنفس الطريقة، وهذه التفاحه تعمل بنفس الطريقة. |
| Bu Elma, bu disketle aynı şeydir. | TED | هذه التفاحه هي نفس الشيء مثل هذا القرص المرن. |
| Sizi utandırmak istemem. Elma gibi kızaracaksınız. | Open Subtitles | سأحرجك وستتحولين الى اللون الاحمر كتلك التفاحه |
| Sihirli elmayı verdiği sırada kutsal kişi Ahmet'e ne dedi? | Open Subtitles | .. أى نصيحه أعطاها العراف المقدس إلى أحمد عندما سلمه التفاحه السحريه ؟ |
| Hepimiz ağacın tepesindeki parlak elmayı istiyoruz. | Open Subtitles | ونحن جميعا نريد التفاحه اللامعه في أعلى الشجرة |
| Danny, Red Apple işaretine 1 saat 11 dakika var daha. | Open Subtitles | داني,متبقي لنا ساعه و11دقيقه علي لافته التفاحه الحمراء |
| Red Apple'da biftek molası verdik. | Open Subtitles | 3ساعات و42 دقيقه سنحصل علي لحوم الابقار المحفوظه عند التفاحه الحمراء |
| Sonbahara özel yeşil Elma tartı. | Open Subtitles | فطيره التفاحه مع الفواكه الخاصه بالجده سميث |
| Elma ve özür Korece'de aynı şekilde telaffuz edilir. | Open Subtitles | التفاحه و الاعتذار فى اللغه الكوريه تنطقان بنفس الطريقه |
| Kurt'e hazırladığım sabah kahvaltılarında. ...83... Evet, Büyük Elma çok lezzetli ve ben her ısırığın tadını çıkarmayı planlıyorum. | Open Subtitles | التي أقدمها لكورت صباح كل أحد نعم التفاحه الكبيرة تبدو لذيذة و أنا أخطط |
| Diyorum ki Elma... ağaç. | Open Subtitles | أنا أقول فقط, التفاحه و الشجرة |
| İşte size bir Elma. | Open Subtitles | حسناً، أيمكنك حمل هذه التفاحه. |
| Tamam, bak. Bu Elma senin egon. | Open Subtitles | حسناً إنظر هذه التفاحه عي غرورك |
| Kendime Elma kesecektim ama elmayı da unutmuşum tabii. | Open Subtitles | ساقطع تفاحه لي ولكني نسيت التفاحه اصلا |
| Elma gibi görünüyor ama değil. | Open Subtitles | تشبه التفاحه ولكنها ليست كذلك |
| Hani Havva elmayı yer de herkes kötü olur ya. | Open Subtitles | عندما أكلت حواء التفاحه و حولت للجميع إلى خاطئين |
| Adem ve Havva' nın yasak elmayı ısırmasından beri neler olduğunu bulmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | إننا ننظر إلى ما أخذ من آدم و حواء من حديقه إيدين قبل أن تقضمى تلك التفاحه |
| Kutsal adam gitmeden önce Ahmet'e elmayı ve birkaç nasihat verdi. | Open Subtitles | العراف المقدس أعطى أحمد التفاحه ... و بعض النصائح قبل أن يغادر |
| Kimse artık ona "Mini Apple" demiyor ki. | Open Subtitles | لا أحد يطلق عليها " التفاحه الصغيره "ْ " بودى " |
| Bak şurada "Mini Apple". | Open Subtitles | حقاً ، هُناك أسفل " التفاحه الصغيره "ْ |