| Belki tek yaptığı eve gelip, kanepede oturup TV izlemekti. | Open Subtitles | ربما كان كل ما يفعله هو الجلوس ومشاهدة التفاز |
| Tutuklanmakla ilgili bildiğim tek şey TV de gördüklerimdi. | Open Subtitles | لا تزيد معرفتي بظروف الاعتقال حدّ ما شاهدته على التفاز |
| Biraz kafa dinlemek istiyorum, işte biraz TV izlemek falan filan. | Open Subtitles | أريد قسطاً من السلام و الهدوء و حسب، ربما نشاهد التفاز سوياً، أتعلمين. |
| Geçen sene sürekli TV'de çalan bir şarkım vardı. | Open Subtitles | لقد كان لدي أغنية مشهورة جداً في التفاز العام الماضي |
| 900 dolara kaç ekran TV alabilirim? | Open Subtitles | ما حجم التفاز الذي قد أحصل عليه بـ900 دولار؟ |
| "Hayatım, bana şu lanet TV rehberini ver" dediğinizi duyacağım. | TED | سأعرف،" حبيبتي، رجاء ناوليني دليل التفاز الغريب." |
| Ama baba, TV düzeldi. | Open Subtitles | ولكن يا ابي .. التفاز عاد مجددا |
| Evet, 80lerde TV seyretmiş. Anladık. | Open Subtitles | شاهد التفاز في الثمانينات فهمناها |
| Evet, TV seyrederim. | Open Subtitles | أنا أشاهد التفاز |
| - Osun kardeşim, TV'de gördüm. | Open Subtitles | نعم يا أخ, رأيتُك على التفاز |
| - Osun kardeşim, TV'de gördüm. | Open Subtitles | نعم يا أخ, رأيتُك على التفاز |
| TV'ye ve her şeye çıktım. | Open Subtitles | على التفاز وكل شيء |
| - Ben de TV'ye çıkmak istiyorum. | Open Subtitles | -أريد أن أظهر على التفاز أيضًا . |