| kırma alanındaki protestocular çukurdaki cesedi görmüşler. | Open Subtitles | يبدو أنّ المحتجين كانوا في موقع التكسير الهيدرولي ورأوا الرفات في الحفرة. |
| kırma çukurundan getirdikleri suya litmus testi yaptım. | Open Subtitles | إذاً، أجريتُ للتو إختبار درجة الحموضة على المياه التي أحضروها من حفرة التكسير الهيدرولي. |
| Belki kırma şirketi bu yüzden soruşturmaya karışmak istedi. | Open Subtitles | ربّما لهذا كانت تحاول شركة التكسير الهيدرولي التدخل في التحقيق. |
| Olay şu ki, müşterilerim gerekli araştırmayı yaptı ve bize verileri sağlıyorlar. fracking kesinlikle güvenli. | Open Subtitles | المقصود أنّ عملائي قد قاموا بالأبحاث وقدموا البيانات، التكسير الهيدرولي آمن. |
| Koruma altındaki arazilerde fracking işlemini arttırmak. | Open Subtitles | زيادة التكسير الهيدرولي على الأراضي المحمية. |
| Belkide bir sonraki hedefleri fracking'i destekleyen bir hakimdir. | Open Subtitles | ربّما الضحية التالية قاضٍ يؤيّد التكسير الهيدرولي. |
| kırma alanından 1,5 km uzakta oturuyor. | Open Subtitles | كان يقيم على بعد أقل من كيلومتر ونصف من موقع التكسير الهيدرولي. |
| Güzel. Bak bakalım Alexis Sherman'ı kırma alanında gören var mı? | Open Subtitles | رائع، تحقق إن كان هناك أحد شاهد (ألكسيس شيرمان) في موقع التكسير الهيدرولي. |
| fracking hakları ile ilgili. | Open Subtitles | حقوق التكسير الهيدرولي. |
| Asistanına Freddy'nin fracking hakkındaki düşüncelerini sordum. | Open Subtitles | سألتُ مساعدته عن موقف (فريدي) من التكسير الهيدرولي. |
| Oh, fracking... | Open Subtitles | التكسير الهيدرولي... |