| tepenin zirvesindeki o kırılmaya dokundum;... 1945'te, 200 kızın Amerikalıların eline canlı geçmektense el bombalarıyla intihar ettikleri hendeğin kıyısına dokunurken. | Open Subtitles | لقد لمست ذلك التمزيق في أعلى التلة كما فعلت على حافة الخندق عندما قامت 200 فتاة بإستخدام القنابل لينتحروا عام 1945 |
| Futbol maçları sırasında oradaki tepenin üzerinde tek başıma otururdum. | Open Subtitles | أثناء مباريات كرة القدم كنت اجلس على التلة هناك لوحدي |
| tepede bulunan küçük bir evdi ve benim görevim çim biçmekti. | Open Subtitles | كان بيت قديم على التلة و كانت مهمتي هي قص العشب |
| Şatodan tepeye doğru yarım kilometre gidip başka bir yoldan geri dönün. | Open Subtitles | تذهب نصف ميل من قصر المؤتمرات إلى التلة حتى نهاية الطريق , ومن ثم تسرع عائداً |
| Belki de High Line kafalarındaki tepe üstündeki parlak gökdelenler şehri imajına uymadı. | TED | ربما "هاي لاين" لم يتوافق مع صورة المدينة لناطحات السحاب اللامعة على التلة. |
| Camus, kayayı yeniden yuvarlamak için tepeden aşağı inen Sisifos'u, umutsuzluğa düşmek yerine kaderine meydan okuyan biri olarak görür. | TED | بدلًا من اليأس، يتخيل كامو تقبّل سيزيف لمصيره بتحدٍ بينما ينزل أسفل التلة ليبدأ بدحرجة الصخرة لأعلى مجددًا. |
| Tüm tepeyi boyamak nasıl olurdu? | TED | ماذا عن القيام بطلاء هذه التلة بأكملها الآن؟ |
| İşte Titian tarafından resmedildiği hâliyle Sisifos, tanrılar tarafından devasa bir kayayı bir tepenin en üstüne itmeye mahkûm edilmiş. | TED | إلى أعلى التلة. وعند بلوغه القمة يصبح الجهد كثيراً، عندها تتدحرج الصخرة من أعلى التلة نزولاً، |
| dediler. Biz de hızlıca uçurtmayı ekledik, tepenin en üstüne, böylece çocuğun uçurtma uçurduğu görünüyordu ve uçurtmayı da görüyordunuz. | TED | وأسرعنا بتركيب الطائرة عاليًا أعلى التلة بحيث يمكنك مشاهدة الصبي يلعب بالطائرة ويمكنك أن ترى فعلًا طائرة ورقية |
| Sen aşağıda bekleyeceksin ben de tepenin başında seni bekleyeceğim. | Open Subtitles | عليك الإنتظار هنا في الأسفل وأنا أنتظرك بأعلى التلة. |
| Bir saattir orada. O tepede ne yapιyor? | Open Subtitles | كان هناك منذ ساعة فوق التلة ، ماذا يفعل هناك ؟ |
| Bu da günde iki kez o tepede bir aşağı bir yukarı taban tepmek demekti. | Open Subtitles | وهذا يعني السير صعوداً و نزولاً هذه التلة عندما يكون الجو مشمس |
| Dışarı çıktığımda... şu tepede çalışan bir kadın vardı... ve sürekli ağlıyordu. | Open Subtitles | ، وعندما خرجت كانت تلك المرأة التي تعمل على التلة وقد استمرت بالبكاء |
| Demek ki o tepeye dört kişiyle gittin ve bir kişiyle geri döndün, ha? | Open Subtitles | صعدت التلة بأربعة رجال و عدت برجل واحد.. ؟ |
| Harris ve Jill, siz tepeye çıkacaksınız... | Open Subtitles | ّ سنبقى لفترة, هاريس وجيل اصعدوا الى التلة |
| Henüz antrenman yaptıysanız, bir tepe daha dik görünür ve eğer ağır bir sırt çantası taşıyorsanız, belirli bir yer daha uzak görünür. | TED | التلة ستبدو أكثر انحداراً إذا كنت قد تدربت للتو، وعلامة النهاية ستبدو أبعد إذا كنت ترتدي حقيبة ظهر ثقيلة. |
| Kısa bir süre görüş açım tepe tarafından kapatılmıştı. | Open Subtitles | كنت مسرعاً .. وكان المنظر غير مرئي بسبب التلة |
| Bu gördüğünüz Japon makağı bir kar topu yapmış, şimdi o kar topunu tepeden aşağı yuvarlayacak. | TED | وهذه المكاك اليابانية صنعت كرة الثلج ، وها هي تقوم بدحرجته أسفل التلة. |
| Bir köprü geçiyorsunuz, bu 18 metre yüksekliğindeki tepeyi tam ortadan kesen ve kuzeye gittikçe sağa doğru genişleyen odaya giriyorsunuz. | TED | تعبر الجسر ، وتدخل هذه الغرفة الثلاثية ، بارتفاع 60 قدما، الذي يقطع التلة تماما ويمتد الطريق تماما نحو الشمال. |
| Hill Top'ta çok mutlu olacağınıza eminim. | Open Subtitles | حسنا , انا متاكدة انك ستكوني سعيدة في مزرعة التلة |
| tepedeki mezarlığa gel ve bana "geçmiş geçmişte kaldı" de. | Open Subtitles | تعال إلى المقببرة على التلة وأخبرني أن الموت قد ولى |
| Her sabah, gövdem kadar testilerle yokuş yukarı bir buçuk kilometre çıkardım, sadece benim ve shifu'mun günlük su istihkakını almak için. | Open Subtitles | كل صباح، كنت أصعد التلة مسافة 2 كلم حاملاً أباريق بحجم جسدي، لأحصل على حصتي وحصة معلمي اليومية من الماء. |
| Kumulların tepesine çıkmadan, en son ev. | Open Subtitles | كما هو مسجل , انه اخر منزل عند الخليج , في قمة التلة الترابية |
| Şuradaki sırtta bir an için bir gölge gördüm. | Open Subtitles | هناك، تلك التلة مثل .. ظل لثانية فحسب |
| Bayırdan geldi. | Open Subtitles | اتت من فوق التلة |
| Konsolosluğa dönmenin en hızlı yolu ama bu yokuştan nefret ediyorum. | Open Subtitles | هذا هو أقصر طريق للقنصلية لكني أكره هذه التلة |
| Ve seni, Brick Breeland'ı o atıcı tümseğinde BlueBell atıcısı olarak görmenin hayal olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أعتقد انها غير واقعية تخيل المستقبل بريك بريلند أتخذ التلة ككبار السن اغاثة ملعب بلوبيل |