| Başta sebebini anlayamadım. Bir öğrenci bana yazılı bir tebligat getirdi. | Open Subtitles | في بادئ الأمر لم أعرف لماذا التلميذ أحضر لي رسالة تنبيه. |
| Ama bunu elde etmek için, o öğrenci üç görevin üstesinden gelmeli. | Open Subtitles | لكن ليفعل هذا .. فهذا التلميذ عليه أن ينجو من ثلاث مهام |
| Öğrenci: Evet. Dave Strudwick: Yani her birini takip ediyorsun. Öğrenci: Henry, burada bana yardım eder misin? | TED | ديف سترودويك: حسنا فلتتعقب كلا منها. التلميذ: هنري، هل يمكنك مساعدتي هنا؟ |
| çırak öğretmenini öldürmek istiyor. | Open Subtitles | التلميذ يحاول ان يقتل الاستاذ؟ امل ان تكون قريبا يا ريد |
| Ya da öğrenci her zaman ustaydı ama ustasının öğrencisi olduğu halde ustası olduğunu düşünmesini istemiştir. | Open Subtitles | أو التلميذ كان دوماً هو الأستاذ لكنه أراد الأستاذ أن يعتقد أنه الأستاذ في حين أنه في الحقيقة مجرد تلميذ |
| Sizlerden biri hatırlamaya zorlanacak olan öğrenci diğeriniz ise öğrencisine giderek artan cezalar vererek, hafızasını daha etkili kullanmaya zorlayacak olan öğretmen olacaksınız. | Open Subtitles | .. أحدكم سيكون التلميذ، الذي سيُجبر علي التذكر .. الشخص الآخر سيكون المعلم، الذي بالعقاب المتصاعد سيجبر التلميذ .. |
| Kimin öğrenci, kimin öğretmen olacağına kura çekerek karar vereceğiz. | Open Subtitles | وسنسحب لنري أيكما سيكون هو المعلم ومن هو التلميذ |
| Bilirsiniz, belki sizin için bir öğrenci bursu bile ayarlayabilirim. | Open Subtitles | انتى تَعْرفُى، أنا قَدْ أَكُونُ قادر على الحُصُول لك على تخفيض التلميذ. |
| "öğrenci hazır olduğunda, hocası ortaya çıkar." | Open Subtitles | هناك مقولة أنه عندما يكون التلميذ مستعدا ، سيظهر المعلم |
| "öğrenci hazır olduğunda, hocası ortaya çıkar." | Open Subtitles | هناك مقولة أنه عندما يكون التلميذ مستعدا ، سيظهر المعلم |
| Geç bir sonbahar gecesi, öğrenci ağlayarak uyandı. | Open Subtitles | في ليلة متأخرة من ليالي الخريف، استيقظ التلميذ باكياً. |
| Öyleyse, bir öğrenci olarak... öğretmeninizi bilgilendirmeniz gerekir. | Open Subtitles | هكذا إذاً، لعبت دور التلميذ والآن ستقوم بإعلام مديرك |
| Burada yapmak istediğimiz hanginizin daha iyi öğrenci olduğunu bulmak. | Open Subtitles | وما سنقوم بعمله هو معرفة من منكم التلميذ الجيد |
| Baban bize ilk kılıç oyununu öğrettiğinde sen hep daha iyi öğrenci oldun. | Open Subtitles | عندما كان أبوك يعلمنا المبارزة كنت دائماً التلميذ الأفضل |
| Bir öğrenci öğrenir ve bir "L" alır, ya da iniş çıkışlarla bocalanıp durur. | Open Subtitles | إما ان يتعلم التلميذ و ينجح أو يتقلبوا في تعليمهم |
| Ve çırak tam vazgeçmek üzereyken, taşlar yerine oturur. | Open Subtitles | و في هذه اللحظة عندما يريد التلميذ الإستسلام التعاليم تتلائم |
| Bir süre sonra çırak usta olmuştur. | Open Subtitles | سيكون في وقت لاحق تحول التلميذ الى الاستاذ |
| "A" öğrencisi, notları yüksek olan Los Angeles varoşlarında yaşayan biri. | Open Subtitles | التلميذ "أ" صاحب درجات عالية يعيش في ضواحي "لوس أنجلوس". |
| İşte böyle! Boynuz, kulağı geçiyor. | Open Subtitles | هذه هي الروح المطلوبة التلميذ أصبح أستاذ |
| Bu yüzden kardeşler arasında o öğrencinin ölmeyeceğine dair bir söylenti çıktı. | Open Subtitles | .. ثم قل هذا للإخوة ، بأن التلميذ لا ينبغي أن يموت |