| Çünkü biri ölmeden ne kadar ileri gitmeyi düşündüğünü kestiremiyorum. | Open Subtitles | لأني لستُ أعلم إلى أيّ مدى يودّ التمادي بتلكَ اللعبة وكم سيُقتل من أبرياء أثناء ذلك. |
| Bunun olmaması gerekiyordu, bu kadar ileri gidilmesini istememiştim. | Open Subtitles | لم يقصد حدوث ذلك لم يقصد التمادي لهذه الدرجة |
| Kendimi ifade edebilmek adına çok ileri gitmemle bilinirim. Fakat daima keskin sonuçlar alırım. | Open Subtitles | عهدت التمادي لإيضاح نيّتي لكنّي دائمًا أنال مرادي |
| Gerçekten bu kadar ileri gitmemem gerekirdi. | Open Subtitles | لم يكن يجب علي حقًا التمادي إلى هذا الحدّ. |
| Ve nasıl olduysa bütün bu oyunlarının arasında, çocuklarımı korumak için ne kadar ileri gidebileceğimi fark edememişsin. | Open Subtitles | وبشكل غريب خلال انشغالك بمخططك أغفلت لأيّ حد بوسعي التمادي لأجل ابنتي. |
| Evet, bence biraz daha ileri gitmek tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الخطر التمادي لأكثر من ذلك |
| Jax'i partiye davet etmene engel olamadım ama daha ileri gitmene engel olabilirim. | Open Subtitles | - لم اقدر ان امنعك من دعوة جاكس" للحفلة" لكنني اقدر ان اوقف الامر عن التمادي اكثر |
| Daha ileri gidemem. | Open Subtitles | لا يمكنني التمادي |
| Çok ilerinin ne kadar ileri olduğunu düşünüyorsun? | Open Subtitles | ما هو التمادي في رأيك؟ |
| Onunla ne kadar ileri gidebilirsin? | Open Subtitles | ـ كم تستطيعي التمادي معه؟ |
| Bu daha ileri gitmemeli. | Open Subtitles | لا يجب التمادي بهذا |
| Bu daha ileri gitmemeli. | Open Subtitles | لا يجب التمادي بهذا |