| Elektrik sorununun, güç kaynağında mı yoksa yüksek gerilim hatlarında mı olduğunu anlamak için geç saatlere kadar burada kalacağız. | Open Subtitles | سنبقى ندورُ على غيرِ هدى إلى أن نحدّد ما إذا كانت مشكلتها الكهربائيّة في المولّد أم في الأسلاكِ عالية التوتّر |
| Bir damlacığın yüzeyindeki gerilim olası bir gevşemeyi içine çeker. | Open Subtitles | معامل التوتّر على سطح قطرة يجذب أيّ رخاوة نحوها. |
| Evet. Biliyorsun seksüel bir gerginlik yok.. | Open Subtitles | تعرف، هناك لا يوجد من ذلك التوتّر الجنسي |
| Müslüman toplumuyla çok fazla gerginlik var. | Open Subtitles | هناك الكثير من التوتّر مع الجالية المسلمة |
| Yani sözlü iletişim öncesindeki sessizlik büyük bir stres yaratabilir. | TED | لذلك الصمت أثناء الحديث يؤدّي إلى الكثير من التوتّر. |
| Birlikteyken hiç bu kadar gergin değildin. | Open Subtitles | لم تكن أبداً بهذا التوتّر عندما كنّا سوية. |
| Mesanem gerginliği kaldıramadı galiba. | Open Subtitles | آسف، التوتّر يحثّني على التبوُّل، حسبما أظنّ. |
| Cerrah olarak, bunu kurcalamak bana düşmez ama... tansiyon yorucu bir iç mücadelenin işaretidir. | Open Subtitles | كجرّاح، ليس عليّ أن أُفتّش في العقول .. لكن يمكنني القول أنّ التوتّر علامة إرهاق من الصراع الداخلي. |
| Ortada bir tür cinsel gerilim olduğunu ima ediyorsun sanırım. | Open Subtitles | تريد التلميح إلى وجود بعض التوتّر الجنسي |
| Başka hiçbir yerde av ile avcı arasındaki gerilim bu kadar bariz değildir. | Open Subtitles | لا مكان آخر يُلاحَظ فيه التوتّر بين المفترس و فريسته أكثر منهما |
| Havada elle tutulur bir gerilim var. | Open Subtitles | يمكنك أن تقطع التوتّر مع سكين زبدة |
| Seni bilmem ama bu gerilim beni öldürecek. | Open Subtitles | لا أعرف شعوركِ، لكن هذا التوتّر يقتلني. |
| Görüşleri farklı olsa da, ...aile içinde gerginlik yaratmamalıydı. | Open Subtitles | على الرغم من الاختلاف في وجهات النظر، لم يكن يجدر به خلق هذا النوع من التوتّر في العائلة. |
| Görüşleri farklı olsa da, ...aile içinde gerginlik yaratmamalıydı. | Open Subtitles | على الرغم من الاختلاف في وجهات النظر، لم يكن يجدر به خلق هذا النوع من التوتّر في العائلة. |
| İşte bir gerginlik olabilir iş işte, seni buna maruz bırakmak istemem. | Open Subtitles | المشكلة أن هناك بعض التوتّر بيننا في العمل -- طبيعة العمل |
| Ama sebebi adrenalin, stres, tedirginlik olabilir. | Open Subtitles | لكنّه قد يكون بسبب الأدرينالين، التوتّر أو الإجهاد |
| Akıl hastası falan değilim. Orası bir stres kliniğiydi. | Open Subtitles | لستُ مريضاً عقلياً ، لقد كنتُ أعاني من التوتّر. |
| Aslında aşırı stres, kalp krizini tetikleyebilir. | Open Subtitles | في الواقع، التوتّر الحادّ قد يُسبّب سكتةً قلبيّة. |
| Köpek maması reklamından beri seni böyle gergin görmemiştim... | Open Subtitles | لم أرك بهذا التوتّر منذ إعلان طعام الكلاب... |
| Tez sunumundan beri seni bu kadar gergin görmemiştim. | Open Subtitles | لمْ أرك بهذا التوتّر منذ عرض أطروحتك. |
| Masözüm Fabian bile sırtımın çok gergin olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حتى (فابين) مُدلّكتي قالت أن لديّ الكثير من التوتّر في ظهري |
| Havadaki gerginliği içime çekebiliyorum. Bayılıyorum buna. | Open Subtitles | أستشعر التوتّر في الهواء، أحبّ ذلك. |
| tansiyon yüksek. | Open Subtitles | شفّر 3. التوتّر عالي. |