| Sana hak ettiğin mutlu hayatı vermek için önüme bakmak istedim. | Open Subtitles | أردت أن أمضي في حياتي كي أعطيكِ الحياة السعيدة التي تستحقينها |
| Eğer bu iş tutarsa, sana hak ettiğin mutluluğu satın alabilirim. | Open Subtitles | لو نجح هذا, ربما سأقدر على شراء السعادة التي تستحقينها |
| Ve sonucunda Serena ve Eric oldu ve hak ettiğin hayata kavuştun. | Open Subtitles | وانتهيت مع سيرينا وإريك والحياة التي تستحقينها لم يكن عائدا لكي لتقرري نوع الحياة التي علي حصولها |
| Normal bir hayat yaşayacaksın hak ettiğin bir hayat. | Open Subtitles | ستعيشين حياة عادية، الحياة التي تستحقينها |
| hak ettiğin adaleti sağlıyorum. İtiraf etmezler demiştim sana. | Open Subtitles | لقد قمت بتحقيق العدالة التي تستحقينها أخبرتكِ بأنهم لن يعترفوا |
| Sana hak ettiğin rahatı ve umarım neşeli bir eşliği sunmak istiyorum. | Open Subtitles | أتمنى أن أقدم لك المواساة التي تستحقينها وآمل, الصحبة المفعمة أيضاً. |
| hak ettiğin hayatı sana verme fırsatımı kaçırdım. | Open Subtitles | لقد فوت فرصتي لأمنحكِ الحياة التي تستحقينها |
| hak ettiğin hayata sahip olmanı istiyorum. | Open Subtitles | أن تنعمي بالحياة التي تستحقينها |
| hak ettiğin gibi mutlu bir hayat yaşamanı istiyorum. | Open Subtitles | وستعيشي السعاده التي تستحقينها. |
| Bak; tek istediğim sana hak ettiğin hayatı yaşatmaktı. | Open Subtitles | -فقط أريدك بأن تحيي بالحياة التي تستحقينها |
| Bu senin hak ettiğin hayatı ben edemem. | Open Subtitles | .الحياة التي تستحقينها ، لا يمكنني |
| Shelby, hak ettiğin bir hayat var ve sana yemin ederim ki bunu gerçekleştirmek için her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | ( شيلبي) هُناك تلك الحياة التي تستحقينها.. وأعدكِ بأني سأفعل قصارى جهدي لتحقيقها لكِ. |
| Polisten kaçarak yaşamak hak ettiğin hayat değil Thea. | Open Subtitles | "العيش مطاردة من قبل الشرطة ليست الحياة التي تستحقينها يا (ثيا)" |
| hak ettiğin anne öyle biriydi işte. | Open Subtitles | تلك الأم التي تستحقينها |