| Bunlar, kendilerini şehirlerimizde gösteren küresel sorunları gerçekten etkileyebilecek kararlar. | TED | تلك هي أنواع القرارات التي يمكنها أن تؤثر في المشاكل العالمية فعلًا التي تظهر في مدننا. |
| Haryana bir gelişme gösteren ülkedeki birkaç eyaletten biri, hatta en hızlı artış oranına sahip. | TED | هاريانا هي إحدى المقاطعات القليلة في البلاد التي تظهر تحسناً، وبالتأكيد تلك التي تظهر أسرع معدل للتحسن. |
| Parmaklıklar ardındaki şiddeti gösteren filmleri erkeklere izlettiğimizde eğer şiddet yanlısı iseler bunun bir sonucunun olacağını yüzlerine vurmak istedik. | TED | حين نُري الرجال الأفلام التي تظهر الجناة خلف القضبان نريد عرض حقيقة أنه إن قام رجل بالعنف فسوف تكون هناك تداعيات |
| RP: Gerçekten de hassas. Hele ki, insanlarda ortaya çıkan yeni hastalıkları ve insana geçen parazitleri de düşünürsek... | TED | ريتشارد بريستون: إنها هشة .. وهل تعرف ..أفكر في الأمراض الإنسانية التي تظهر والطفيليات التي تدخل إلى النوع البشري |
| Bu tür adaletsizliklerin beraberinde ortaya çıkan toplumsal zorluklar bir takım ilgiyi hak ediyor. | TED | التحديات المجتمعية التي تظهر مع هذا النوع من عدم المساواة تستحق بعض الاهتمام. |
| Bir de hiçbir neden yokken oluşan ya da sadece bahsi açılınca ortaya çıkan gizemli kaşıntılar var. | TED | ومن ثم هناك الحكة الغامضة التي تظهر فجأة دون أي سبب، أو بمجرد الحديث عن الحكة. |
| Qinling Dağları'nda bu geleneklerin ne kadar önemli olabileceğini bize gösteren bir örnek var. | Open Subtitles | في جبال كوين لنق هناك قصة واحدة التي تظهر مدى قيمة هذه التقاليد. |
| Haydi, lobiden Eski Sac'ın ilginç yerlerini gösteren bir harita aldım. | Open Subtitles | هيا ، حصلت على خريطة من الفندق التي تظهر الأماكن الممتعة في ساك القديمة |
| İnsanlar ile hayvanlar arasında dönüşümün geliştiği dini bir görüşe sahip olduklarını apaçık gösteren efsane betimlemeleri. | Open Subtitles | الأسطورة التصويرية التي تظهر بوضوح أن كان لهؤلاء الناس مفهوم ديني تطور عملية التحول بين البشر و الحيوانات |
| Yanınızda Papi'nin soyunu gösteren doğum belgeleri var mı? | Open Subtitles | هل لديك أوراق ميلاد بابي التي تظهر اصله؟ |
| Uçuş kartı yok, havalimanı güvenliği yok yabancılara aletini gösteren o tarayıcı aletler yok. | Open Subtitles | لا ممر للصعود لا آمن للمطارات لا وجود لاجهزة الكشف التي تظهر للغرباء حجم عمقك |
| Geçitlerin yerini gösteren bir harita bulmalıyım. | Open Subtitles | احتاج أن أجد الخريطة التي تظهر أين البوابات الأرواح |
| İki adamımızın, güvenli evden silahlı Çinliler tarafından kaçırıldığını gösteren görüntülerimiz var. | Open Subtitles | لدي صورة كاميرا مراقبة من أحد منازلنا الآمنة التي تظهر إثنان من عملائنا يخطتفون بواسطة مسلحين صينيون |
| Ama polisle işbirliği yaparak onlara, imzasının olduğunu gösteren evrakları verirsen senin düze çıkacağına eminim. | Open Subtitles | لكن إذا تعاونت مع شرطة نيويورك وقدمت أوراق التحويل المالي التي تظهر توقيعه |
| Bu yöntemi, bu kitaplardaki tüm kelime ve deyimlere uygularsak sonunda elimizde kültürümüzün ne şekilde değistigini gösteren iki milyar satırlık bir tablo ortaya çıkacak. | TED | نقوم بذلك لكل الكلمات والجمل التي تظهر في تلك الكتب، وذلك يعطينا جدولا ضخما من ملياري سطر يخبرنا حول الطريقة التي تتغير بها الثقافة. |
| Müzikseverlere, nerede olduğumuzu hatırlatmayı amaçlayan ve sonradan aniden tekrar ortaya çıkan melodilerle kolayca ulaşılabilir bir eğlence imkânı sağlamayı tercih etti. | TED | وفضّل أن يقدم موسيقى سهلة إيصال المتعة إلى مستمعيه مع الألحان التي تظهر لاحقًا في مقطوعة لتذكرنا أين كنّا. |
| etrafımızda ortaya çıkan bu parçacıkları biz neden görmüyoruz? | Open Subtitles | لماذا لا نرى هذه الجسيمات التي تظهر في كل مكان حولنا؟ |
| Televizyonda çizgi film yada başka bir şey izlerken televizyonda ortaya çıkan görüntüleri bilirsin değil mi? | Open Subtitles | تعرف الصور التي تظهر في التلفاز كالصور المتحركة التي تشاهدها |
| Kar çekildikten sonra ortaya çıkan ilk böcek, her zaman odur. | Open Subtitles | لطالما كانت الحشرة الأولى التي تظهر بعد انحسار الثلوج |
| Ya her gittiğin yerde ortaya çıkan maskeli arkadaşımız işte o-- | Open Subtitles | ماذا لو كانت صديقتنا المقنّعة التي تظهر في كلّ مكان تذهب إليه، |
| İnsan hayatında ortaya çıkan zor problemlere uygulandığında bilgisayarların bu problemleri asıl çözme biçimi insanların davranışlarına aslında çok daha fazla benziyor. | TED | عند تطبيق هذه العلوم على أنواع المشكلات الصعبة التي تظهر في حياة البشر، فإن الطريقة التي تحل بها الحواسيب تلك المشكلات تشبه بدرجة كبيرة الأسلوب الذي يتَّبعه الناس فعلاً. |